Tek bir asmayla üzüm bağı yapamazsın. | Open Subtitles | انت لا يمكنك ان تبدأ مزرعة كرم من مجرد كرمة واحدة. |
Küçük bir üzüm bağı var Milan'ın biraz dışında. | Open Subtitles | حسناً، هناك كرم صغير خارج ميلان إنه.. |
Küçükken babamın üzüm bağı vardı. | Open Subtitles | عندما أنا كُنْتُ قليلاً، أبي إمتلكَ a مزرعة عنب. |
Sanırım ailesinin üzüm bağı var. Hey, çocuklar! Tom'un ailesinin üzüm bağı falan yok. | Open Subtitles | يا رفاق، لا تملك عائلة (توم) مزرعة عنب بل هو مزرعة عنب |
Bu Martha'nın üzüm bağı değil. | Open Subtitles | هذه ليّست جزيرة مارثاز فينيارد. |
Eğer gidersek, 20 yıl sonra Cezayir'de, tek bir buğday tarlası ya da üzüm bağı kalmayacak. | Open Subtitles | لو رحلنا، لن يكون بـ(الجزائر) في غضون 20 سنة أيّ قمحٍ و أيّ عنبٍ |
Aynı zamanda gösterişsiz turizme doğru bir eğilim de var, öyle değil mi? Mesela tarla turizmi, yani üzüm bağı ve tarlaları gezmek. | TED | كذلك نرى إتجاه نحو السياحة التي تعتبر نوعا ما أسهل. صحيح؟ فللسياحة الريفية، عليك الذهاب لمزارع العنب والكروم |
- Roubelais yakınında bir üzüm bağı var. | Open Subtitles | هناك كرم قريب يسمى روبليس |
Ailemin Napa'da bir üzüm bağı var. | Open Subtitles | عائلتي لديها كرم في نابا. |
- üzüm bağı ile konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت إلى كرم العنب اليوم |
Dordogne'da satılık küçük bir üzüm bağı var. | Open Subtitles | هناك كرم صغير معروض للبيع في (دوردونيي) |
- üzüm bağı satın almak. | Open Subtitles | - قم بشراء كرم |
Bu, Martha'nın üzüm bağı değil! | Open Subtitles | هذه ليّست جزيرة مارثاز فينيارد. |
Andy, çiftliğimizi üzüm bağı yaptıklarını söyledi. | Open Subtitles | قال (آندي) بأن المزرعة أصبحت مزرعة عنبٍ الآن. |
Pete bize bir kısmını sattırmaya çalışıyor, ya da en azından bir kısmını üzüm bağı ya da başka bir kullanım için kiralamayı. | Open Subtitles | بيتر يحاول أن يجعلنا نبيع بعضاً منها أو على الأقل تأجيرها لزرع العنب |
üzüm bağı ve salkımları dokusal anlamda ve tat yönünden tutarlılar. | Open Subtitles | إنّ لديهم كثافة نسيجيّة وذوقيّة على كِلا الكرم وفئات العنب. |