Ama babam, onun yerine akıl hastanesine gitmende ısrar etti. | Open Subtitles | لكن أبي أصرّ أن تذهب لتلك المصحه بدلا من ذلك. |
Trenler insanları kırsal bölgelere götürmeye başladığında çoğu kişi trenlerin asla atların yerini alamayacaklarında ısrar etti. | TED | عندما بدأت القطارات بنقل الناس عبر البلدان المختلفة أصرّ كثيرون على عدم استخدامها وفضّلوا ركوب أحصنتهم. |
Her neyse, buraya gelip gözlerimi kontrol ettirmem için ısrar etti. | Open Subtitles | على اي حال اصر على ان ادخل الى هنا وافحص عيني |
Dün sabah gitmek için ısrar etti, sanki bir şeyler canını sıkıyordu. | Open Subtitles | صباح أمس أصرّت على المغادرة و كأنها كانت قلقة بشأن أمرٍ ما |
Beyler, Bay Ballard ikinizi birden hemen görmek için ısrar etti. | Open Subtitles | أيها السادة.. السيد بالارد أصر على أن يراكم جميعا فى الحال |
Onunla gitmem ve dünyanın ümitsiz bir vaka olduğu konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | وأصر على أن أترك ذلك وأغادر معه لأن الأرض كانت قضية خاسرة |
Otele döndüğümüzde, Devin bana oral seks yapmak için ısrar etti. | Open Subtitles | عندما عدنا للفندق , ديفين اصرت ان تعطيني عمل قذر |
Ama, sizin ihtiyar birkaç "asker" göndermekte ısrar etti | Open Subtitles | لكنّ الرّجل العجوز أصرّ كي أرسلك إلى الجانب الآخر |
Normalde çocukları kabul etmeyiz. Ama baban çok ısrar etti. | Open Subtitles | عادة لا نسمح بتواجد الأطفال هنا ولكن والدك أصرّ. |
O, çok ikna edici bir adam. Gitmek için ısrar etti. | Open Subtitles | أوه ، انه رجل مقنع جدا لقد أصرّ على الذهاب |
Albay da ilkbahara kadar kalması için ısrar etti. | Open Subtitles | الكولونيل اصر عليها . ان تبقى حتى مجىء الربيع |
Albay da ilkbahara kadar kalması için ısrar etti. | Open Subtitles | الكولونيل اصر عليها . ان تبقى حتى مجىء الربيع |
Corrine Terwilliger boğasının seks suçlusu olarak kayıtlara geçmesi için ısrar etti. | Open Subtitles | كورين تويرويغير أصرّت على المحاولة لتجعل ذكرها يسجل كمتورط في قضية جنسية |
Majesteleri, sarfettiğiniz efor için siz ödüllendirme konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | ولكن جلالتها أصرّت على مكافأتك نظير مجهوداتك مكافأة ؟ |
Evine gidince de, pencerenin önünde sevişmemiz konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | لكن، في منزله أصر . على أن نتداعب أمام النّافذة |
O saatte sokağa çıkma yasağı başlamıştı ve Tower kalmamız için ısrar etti ve başka seçeneğimiz yoktu. | Open Subtitles | وبالطبع، كانت الحكومة قد أعلنت حظر التجول، وأصر تاور علي أن نبيت الليلة معه ولم يكن أمامنا أي خيار سوي أن نبقي |
Üzgün olması gereken benim. Ben bir şey söylemeyecektim, ama annem ısrar etti... | Open Subtitles | انا التي يجب ان اكون آسفه، ما كنت لإٌقول أي شئ، ولكن أمي اصرت و،،، |
Kızının yıldızlara yakın bir yerde doğacağı konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | لقد أصرت أن تولد ابنتها بالقرب من النجوم |
Kapil Dev çay içmem için ısrar etti. Ama senin hep acelen var. | Open Subtitles | قابيل ديف كان مصراً أن أتناول معه فنجاناً من القهوة |
Yee İngiltere'deydi, ancak geri dönmek için çok ısrar etti. | Open Subtitles | عمتك الثالثة عشر كانت في بريطانيا لكنها مصرة على الرجوع للصين |
Colby diğer rütbelilerin en iyi subaylara karşı oynaması için ısrar etti. | Open Subtitles | كولبى يصر على ان يلعب بمجموعة اخرى من الجنود ضد افضل الضباط |
Dün gece Roz beni 'Cepte' dediği bir bekarlar barına götürmek için ısrar etti. | Open Subtitles | ليلة أمس، روز أصرّتْ على أَخْذي إلى هذه الحانةِ تَدْعو الشيءَ المتأكّدَ. |
Çanağın hepsini bir anda içmek için ısrar etti ve jölenin içinde boğuldu. | Open Subtitles | لقد أصر أن نحضر له إناءً مليئاً ثم قفز فى حلوى النعناع البرى |
Uzun bir süre ısrar etti, ancak o dinlemiyordu. | Open Subtitles | أصرَّ لوقت طويل لَكنَّها ما كَانتْ تَستمعُ سَمعتْ فقط |
Dr. Zinberg laboratuvar çalışmalarına inkremental kapsamda yaklaşılmasında ısrar etti. | Open Subtitles | الطبيب " إيزنبرج " أصّر على إتباع النهج التصاعدي في أعمال المُختبر |
Kaçıran kişiyi tespit etti ve hiç övgü almamakta ısrar etti. | Open Subtitles | ساعدت في تحديد الخاطف وأصرت على عدم أخذ فضل كشفها له |