"şans eseri" - Traduction Turc en Arabe

    • بالصدفة
        
    • لحسن الحظ
        
    • عن طريق الصدفة
        
    • من حسن الحظ
        
    • قبيل الصدفه
        
    • بمحض الصدفة
        
    • ولحسن الحظ
        
    • من غير قصد
        
    • محض مصادفة
        
    • طريق المصادفة
        
    • ضربة حظ
        
    • صدف
        
    • صدفة عشوائية
        
    • قبيل الصدفة
        
    şans eseri, otelde kalan bir konukla konuşurken, Bayan Diana Brinton'la. Open Subtitles بالصدفة البحتة, كنت اتحدث مع نزيلة بالفندق, شابة اسمها ديانا برينتون.
    Bu benim çalışma saham. Bu aslında karıncaların bir resmidir... ...tavşan sadece şans eseri orada. TED وهنا دراستي الميدانية. هذه هي صورة حقيقية للنمل، الأرنب كان هناك بالصدفة.
    10 yıl önceye gidelim, farzedin ki siz şans eseri, bir iPhone fabrikası kuracak olan Foxconn'sunuz. TED قبل عشر سنوات، لنتخيل بأنك شركة فوكسون وقمت ببناء مصنع جهاز الأيفون بالصدفة
    şans eseri bir yerlerde saklanan kızı Catherine, her şeyi duymuş ve görmüş. Open Subtitles لحسن الحظ إبنته كاثرين التي كانت تختبيء .. سمعت و رأت كل شيء.
    Aslında doğru düzgün gereçleri, gerekli aletleri bile yok, ama şans eseri yanında Novocaine (anestetik ağrı kesici) getirmiş. TED وهي لا تملك حتى الأدوات الصحيحة للقيام بهذا الاجراء ولكن لحسن الحظ انها جلبت بعض مسكنات للألم
    İlk kurbanlarına şans eseri denk geldi. Open Subtitles لكنه تعثر على بأول ضحايا عن طريق الصدفة.
    şans eseri, eski mürettebatımın çiplerini saklamıştım. Open Subtitles من حسن الحظ أنني احتفظت برقائق طاقمي السابق.
    Benim fikrime göre, evet, bu sürece kılavuzluk eden yüce bir ruhani güç var ve bu gibi şeyler şans eseri olmaz. TED لذا فأنا مع الرأي القائل بنعم، توجد هذه القوة الروحية العظيمة المسيِّرة للعملية وأمور كهذه لا تحدث بالصدفة.
    Ve sonunda şans eseri psikoloji ile karşılaştım. TED وانتهى بي الأمر أخيرًا إلى أن وجدت علم النفس بالصدفة.
    Kıyıya ulaştım ve şans eseri evinizi buldum. Open Subtitles وصلتُ إلى الشاطىء, و وجدت مكانك هنا بالصدفة
    Ben sana şans eseri geldim. - Ama bana gelmeyi siz istediniz. Open Subtitles لقد جئت فى طريقى بالصدفة البحتة ولكنك كنت تريد لقائى
    Ama kimse bir başarıyı şans eseri olarak görmemelidir. "şans eseri" Ne korkunç! Open Subtitles لا يجب ان يعلم احد ان علامة قد تعاقبت بالصدفة
    Açıklanan bazı takvim aygıtları şans eseri keşfedilmiş olabilir. Open Subtitles بعض هذه الأدوات والأساليب المستخدمة كتقويم سنوى ، من الممكن أن تكون مرتبطة بالصدفة
    şans eseri, patronları matematikte o kadar iyi değil, yani işi güvende. TED لحسن الحظ ، فمديره لم يكن جيداً جداً في الرياضيات لذا فوظيفته بأمان.
    ki bu hasarlar mercanı yemeye başlayan ama şans eseri onu öldürmeden ilgisini kaybeden bir papağan balığı sürüsünden kaynaklanıyor. TED و السبب فيه هو مجموعة من سمك الببغاء التي بدأت في الأكل منه و لكنهم و لحسن الحظ فقدوا شهينهم قبل أن يقضوا عليه
    şans eseri, sadece apandisitmiş. Open Subtitles ولكن لحسن الحظ كان التهاب فى الزائدة الدودوية
    şans eseri, onlarla konuştum ve kesinlikle görüşmeye açıklar. Open Subtitles لحسن الحظ قد تحدثت معهم وقد عبروا عن رغبتهم في فتح باب المفاوضات.
    şans eseri tanıdığım homo arkadaş fotokopici de çalışıyormuş. Open Subtitles لحسن الحظ, فيلة الجنس المنزلي والتي اعرفها تعمل في مركز للتصوير.
    Havanlar oraya şans eseri gelmiş olamaz. Open Subtitles لا يوجد طريق لا توجد طريقة لتجدنا تلك القذائف عن طريق الصدفة
    şans eseri profesörümüz evrak işine meraklıymış. kendisini nasıl koruyacağını biliyormuş. Open Subtitles من حسن الحظ تم إعتبار بروفيسير معين أنه المسؤول عن تغليف الشحنة
    Sen de sonunda şans eseri Elisabet'in neye benzediğini görmüş olursun. Open Subtitles ومن قبيل الصدفه ستتمكن من رؤيه كيف تبدو (إليزابيت)
    Özgür insanların hikayesi şans eseri değil bilerek ve isteyerek yazıldı. Open Subtitles فتاريخُ الرّجال الأحرار لم يُكتب بمحض الصدفة. بل بإختياراتِهم
    şans eseri, büyü bilgim var Open Subtitles ولحسن الحظ, فإني أعرف قليلا من السحر.
    Gözlüklerim şans eseri kaydetti dün geceki partiden bazı anları. Open Subtitles نظارتي سجلت من غير قصد... أجزاء من حفلة الليلة الماضية
    hayır. Hayır, şans eseri beni aradı. Open Subtitles لا ، كما قلت لقد كان الأمر محض مصادفة
    şans eseri veya kader, hangisine inanıyorsanız, bir mafya infazına tanık oldular. Open Subtitles وعن طريق المصادفة أو القدر حسب ما تؤمن به، فإنهم قد شهدوا عملية إعدام لعصابة
    Orwell'in emaili verdiği gece, şans eseri masamdaydım. Open Subtitles أعطتني أورويل الإيميل هذه الليلة لقد كانت ضربة حظ أن أتواجد في مكتبي
    şans eseri yaptın olsun. Ilham benim kıt açın. Ve İskoç gülünç pahalı şişe? Open Subtitles هل صدف وجاء لك الإلهام أن تفتح زجاجتي "سكوتش" النادرة والثمينة؟
    Ama pek çok yerel bölgede enerji şans eseri kararlı bir duruma geçebilir, böylece şişmeyi durdurup kabarcık evrenler oluşturur. TED مع ذلك في العديد من المناطق على الأرض، قد تستقر الطاقة بفعل صدفة عشوائية إلى حالة مستقرة وبهذا سيتوقف التضخم وبهذا ستتشكل فقاعة من الأكوان.
    Vega, Lyra takımyıldızındaki en parlak yıldız ve şans eseri olmayan bir şekilde köpeklerimden birinin de adı. TED النّسر الواقع هو ألمع نجم في كوكبة القيثارة، وليس هذا من قبيل الصدفة أن يكون اسم أحد كلابي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus