"şansları" - Traduction Turc en Arabe

    • فرصة
        
    • الفرصة
        
    • فرص
        
    • الفرص
        
    • فرصتهم
        
    • حظهم
        
    • بالفرصة
        
    • يحظوا بفرصة
        
    • فرصةٍ
        
    • فرصهم
        
    • يستطيعو
        
    • نجاتهم
        
    • لهم فرصه
        
    • لديهم حتى
        
    Şu anda bildiğimiz şey şu ki, sizin geminizin koruması olmadan hiçbir şansları olmayan 50.000 sivil kazazede mevcut. Open Subtitles ما نعلمه في هذه اللحظة أنه يوجد 50 ألف لاجئ مدني بالخارج ليس لديهم أي فرصة بدون حماية سفينتك
    Bir de insanlara aşı olmamalarını söyleyecektiniz üstelik en iyi şansları bu iken. Open Subtitles والآن تود اخبار الناس، بعدم أخذ اللقاح حيث اللقاح هو أفضل فرصة لهم
    Böyle bir hayatın dışına çıkma, okula gitme şansları var. Open Subtitles لديهم فرصة ليتجاوزوا هذا النوع من الحياة للذهاب إلى المدرسة
    Çocukların hiçbir zaman balık avlama yada yüzme şansları yoktu. Open Subtitles و الأطفال لم تتح لهم الفرصة أبداً للصيد أو للسباحة
    Hayatını ve rahmini korumak için daha fazla şansları olacak. Open Subtitles حتى يتمكنوا من الحصول على فرص أكثر لإنقاذ رحمكِ و حياتكِ
    Aynı rahatlığı, aynı ürünleri, aynı şansları istiyor olabilirlerdi. Open Subtitles كانوا يودون أن تكون ،لهم نفس وسائل الراحة إستيفان هايم كاتب ألماني شرقي ،نفس السلع، ونفس الفرص
    Ve bu programı dışarı taşır ve çocuklarına veririseniz dışarı çıkıp iyi bir şeyler yapmak için çok iyi bir şansları olacak, çünkü sizin gibi ebeveynlere sahipler. TED وإذا رافقت هذا البرنامج، ومنحته لأطفالك، سيحصلون على فرصة جيدة للخروج وفعل عمل جيد، لأن لديهم والدين مثلكم.
    Gıda dağıtımına birkaç dakika kaldı ve bunu doğru bir şekilde yapmak için tek şansları var. TED الإطعام على مقربة بضع دقائق فقط، وهنالك فرصة وحيدة لإتمام الأمر بشكل صحيح.
    Arkalarında biz, karşılarında da federaller varken, hiç şansları yoktu. Open Subtitles نحن خلفهم والفيدراليين فى مواجهتهم لا توجد فرصة للنجاح
    - Muhtemelen onlar Bayan Hudson'u arayacaklar. - Hiç şansları yok! Open Subtitles قد يكونوا يبحثوا عن السيدة هدسون لا فرصة
    Savunma yapıp onları mahvedelim. İkinci şansları olmasın. Open Subtitles لابد أن يتحرك الدفاع، ما من فرصة ثانية, اتفقنا؟
    Bu tip kazalarda genellikle kokpitin arkasında oturan yolcuların hayatta kalma şansları daha fazladır. Open Subtitles في العموم الطيار والركاب يجلسون في قمرة القيادة بهذه الحياة فرصة نجاتهم أكبر
    Ben olmadan sınavda başarı şansları çok daha yüksek. Open Subtitles بدوني، لديكم فرصة أفضل لاجتياز اختبار المستوى المتقدم.
    1. dereceden cinayetle suçlayacaklar ama bence hiç şansları yok. Open Subtitles أنا خائف أنهم يخططون لقتل واحد. لكن أنا لا أعتقد أن لديهم فرصة.
    Ve insanlar.. sanırım onların da hiçbir zaman bu şansları olmadı. Open Subtitles كما أن الناس , كما افترض لم تتح لهم الفرصة أيضا
    Eğer bu ödüllü müzik sorusunu bilebilirlerse... arayı daha fazla açma şansları olacak. Open Subtitles ستكون لديهم الفرصة أن يواصلوا تقدمهم إن أجابوا على السؤال الموسيقي الإضافي السري
    Eğer bu ödüllü müzik sorusunu bilebilirlerse... arayı daha fazla açma şansları olacak. Open Subtitles ستكون لديهم الفرصة أن يواصلوا تقدمهم إن أجابوا على السؤال الموسيقي الإضافي السري
    Şu günlerde şansları daha iyi cesetlerini yol kenarında bulabilirsin. Open Subtitles وفي هذا الوقت, هناك عدة فرص . ان تجد جثثهم علي جانب الطريق
    Ama diyorum ki, böyle şansları tepmeye devam edersen... hayatının sonunda... Open Subtitles لكني أريد ان أقول انك أذا أستمريت في ضياع الفرص مثل هذه سوف تنهي حياتك مبكرا
    İşler istediğimiz gibi yürümezse tek şansları biz kalırız. Open Subtitles إذا لم تتم الأمور كما أردنا فسنكون نحن فرصتهم الوحيدة
    şansları geri dönsün diye güzel paraları kötü kumarlara yatırırlar. Open Subtitles يرمون النقود الجيدة وراء الشيء السيء يظنون بوسعهم تغيير حظهم.
    Sanırım, ikinci şansları ve gördüğümüz şeyleri değiştirebileceğimiz gerçeğini. Open Subtitles بالفرصة الثانية، على ما أظن وحقيقة أن بإمكاننا تغيّر ما رأيناه
    Erkeklerin pek de fazla şansları olmuyordu. Open Subtitles يصعب بكثير من الأحيان أن يحظوا بفرصة معهما
    Bu savaşı bitirmek için en iyi şansları. Open Subtitles إنَّها أفضلُ فرصةٍ لديهم حتى يتمكنوا من إنهاءَ هذه الحرب
    Çoğunluğu hayatları tehlikede olmayan siyasi tutuklulardan oluşuyordu ve her geçen gün hayatta kalma şansları artıyordu onların. Open Subtitles كان معظم القادة من المساجين السياسيين ولم تكن حياتهم مهددة وبمرور الايام، تزداد فرصهم في النجاة
    Yardımcıma karşı hiç şansları yok. Open Subtitles أنهم لن يستطيعو أن يقفو بوجه ضربتي الجانبية
    Her şey aksini gösterse bile insanlar ölümsüz olmak için bir şansları olduğunu düşünürler. Open Subtitles كلهم يعتقدون أن لهم فرصه بالخلود و لو أن كل الأدله تشير بعكس ذلك
    Bunun geleceğini göremediler ve başka şansları da yoktu. TED لم يتوقعوا حدوث ذلك، ولم يكن لديهم حتى خيار.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus