| İnşa edilecek olan yeni şehirlerde, bu özellikle zor olmayacaktır. | TED | في المدن الجديدة التي ستبنى، لن يكون هذا بالأمر الصعب. |
| şehirlerde ve kırsal kesimlerde birazdan olacaklara dair bir uyarı yok. | Open Subtitles | في المدن والريف بالأسفل لا يوجد تحذير مما على وشك الحدوث |
| Şu anda çoğu mülteci, kamplardan çok şehirlerde yaşıyor. | TED | حاليا يعيش معظم اللآجئون في المدن أكثر مما في مخيمات اللآجئين. |
| Biliyorum çünkü aynı şeyi farklı isimler altında başka şehirlerde yaptım. | Open Subtitles | أعلم لأنّني فعلت الشّيء نفسه. في مدن أخرى تحت أسماء مستعارة. |
| Bir fikriniz olması için, bugün şehirlerde yaşayan üç milyar insanın bir milyarı yoksulluk sınırının altındadır. | TED | لكي تكون لديكم فكرة، بين الثلاثة مليارات شخص بالمدن اليوم، مليار منهم يعيش تحت خط الفقر. |
| Ve özellikle şehirlerde -- şehirlerin metabolismasının tamamına bakabiliriz, ve fırsat olarak değerlendirebiliriz. | TED | وخاصة في المدن يمكننا ان ننظر الى انظمة المدن الغذائية وان نستكشف تلك الفرص |
| Burada bulunan herkes, eğer yaşıyacak olursa, şehirlerde meydana gelen bu olağanüstü olaydan etkilenecek. | TED | على كل شخص في هذه الغرفة .. إن بقيتم على قيد الحياة سوف يتأثر بما .. يحدث في المدن جراء هذه الظاهرة الاستثنائية |
| Bu sonuç, kesinlikle neden her hafta 1 milyon insanın daha şehirlerde toplandığının nedenidir. | TED | وبلا شك هذه هو االسبب الذي يوضح لماذا يتجمع مليون شخص في المدن |
| Eğitim şehirlerde yapılabilecek temel olaydır. | TED | التعليم هو الحدث الرئيسي الذي يحصل في المدن |
| Belki de şehirlerde kırsal bölgelerde olduğundan daha az böcek ilacı var. | TED | احتمال وجود مبيدات حشرية أقل في المدن عنها في المساحات الريفية |
| Ve şehirlerde yaşayın ya da yaşamayın hepimiz bunu önemsemeliyiz. | TED | ويجب أن ننتبه جميعاً لذلك سواء كنا نسكن في المدن ام لا. |
| Şehirler ve yoğunluk binalarımızın büyük olmaya devam edeceği anlamına geliyor, ve bence şehirlerde tahtanın da oynayacağı bir rol bulunuyor. | TED | المدن والكثافة السكانية تعني أن مبانينا سوف تبقى كبيرة، وأعتقد أن هناك دور للخشب في المدن. |
| Şimdi, bugün şehirlerde yaşayan her üç insandan biri aslında bir gecekonduda yaşıyor. | TED | واحد من كل ثلاثة أشخاص اليوم يعيشون في المدن وفي الواقع يعيشون في أحياء فقيرة. |
| Dahası, bugün dünya nüfusunun yarısından çoğu şehirlerde yaşıyor. | TED | فوق ذلك، حاليًّا، أكثر من نصف سكان العالم يعيشون في المدن. |
| San Francisco gibi şehirlerde sürdük. | TED | لقد قدنا في مدن عدة .. مثل سان فرانسيسكو |
| Daha sonra sekiz yıl boyunca yaz kampı deneyi" denen şeyi pek çok Amerikalı'nın bile duymadığı farklı şehirlerde yaptık. | TED | وقمنا لاحقاً بما أسميناه "تجربة المخيم الصيفي" لمدة 8 سنوات في مدن مختلفة لم يسمع عنها العديد من الأمريكان أنفسهم |
| Eve geldiğinizde ve televizyonu açtığınızda diğer tüm şehirlerde de bunun olduğunu görebilirdiniz. | Open Subtitles | عندماتصلللبيتوتُشاهدالتلفاز، يمكنك أن ترى هذا يحدث بالمدن الأخري أيضاً |
| Eve geldiğinizde ve televizyonu açtığınızda diğer tüm şehirlerde de bunun olduğunu görebilirdiniz. | Open Subtitles | عندماتصلللبيتوتُشاهدالتلفاز، يمكنك أن ترى هذا يحدث بالمدن الأخري أيضاً |
| şehirlerde durum farklı. | Open Subtitles | فى المدن الامر مختلف هناك أرامل فى منتصف العمر |
| Farklı şehirlerde farklı kariyerler. | Open Subtitles | وظيفتان مختلفتان في مدينتين مختلفتين |
| Bu sorunlar, birçoğumuz gibi şehirlerde yaşayan insanlar gerçekten daha iyi iş yapmaya başlayana kadar çözülmeyecek. Çünkü tam bu anda çok iyi işler yapmıyoruz. | TED | والتي لن يتم حلها إلا لو أن الناس الذين يسكنون المدن، كمعظمنا، يبدأون حقًا القيام بعمل أفضل، لأنه حتي الأن، لم نقم بهذا العمل الجيد. |
| Ve tekrardan senin ismini duyduğumda, bu küçük şehirlerde dövüştüğünü söylediler | Open Subtitles | ... و عندما سمعت أسمكَ أخيراً أخبروني انكَ تبارز في هذه البلدات الصغيره |
| Büyük şehirlerde, işinle meşgul olmak çok zordur | Open Subtitles | فى أى مدينه رئيسيه, الإهتمام بشؤونك الخاصه هو علم |
| Burada ve diğer şehirlerde kurtardığım bütün insanlar namuslu olduğuma şahitlik eder. Senin için de ederler mi? | Open Subtitles | كل الأرواح هنا والآخرين الذين أنقذتهم من مدن أخرى سيشهدون على نزاهتي , ماذا سيشهدون لك ؟ |
| Bu durum biraz nazikçe gelmeyebilir, ancak şehirlerde yaşayan bizler şehir duvarları ardındaki doğaya | Open Subtitles | رُبَّمايبدوهذاكإيماءةصغيرةمنالمعروف، ولكنَّنا الذين نعيش في المُدن نحتاج الى الطبيعة الموجودة |
| Eminim diğer şehirlerde de onun gibiler vardır. | Open Subtitles | أنا واثق أن هنالك أشخاص مثله في بلدات أخرى |
| Sonra gideceğimiz şehirlerde bir rakip takım ayarlayabiliriz. | Open Subtitles | سنقوم بجولة كاملة على البارات و الملاهي الليلية في كل أنحاء البلاد و بعدها سنرتب منافساً في كل مدينة |
| Acaba Omaha ve Detroit gibi şehirlerde filozoflarla temas kurup onlara empatikalizmi anlatsam yararlı olur mu dersiniz? | Open Subtitles | هل هناك أيّة قيمة حين أتواصل مع الفلاسفة في مُدن كـ أوماها و ديترويت و .. و أُعرّفهم بالتعاطفيّة؟ |
| Bunun anlamı kırılgan şehirlerde yaşayan genç nüfus oranı daha zengin ve sağlıklı şehirlerde yaşayan nüfustan daha fazla. | TED | ماذا يعني هذا أصلًا أن نسبة الشباب الذين يعيشون في المدن الهشة أكثر مما عليه في مدننا الصحية أكثر والأكثر ملاءمة. |