| İnan bana, durum bu olsaydı, her şey daha kolay olurdu. | Open Subtitles | صدقني إذ كانت تلك القضية سيكون الأمر أسهل بكثير |
| Yatağa oturursan, her şey daha kolay olacak. | Open Subtitles | هذا سيكون أسهل بكثير إذا جلست على السرير. |
| Eğer kendi başına ölmeyi başarmış olsaydın ikimiz için de her şey daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ، كان ذلك الأمر ليُصبح أسهل بكثير إذا كُنتِ حريصة بشكل كافي لتموتين مُعتمدةً على نفسك |
| Ama...öyle biri olmadığımı biliyorsun. Bu yüzden seninle her şey daha kolay oluyor. | Open Subtitles | وأنت تعرف أنني لست كذلك, إنه أسهل بكثير |
| Kim olduğunu kabul ettiğin zaman her şey daha kolay olacak. | Open Subtitles | عندماتوافقعلىماهيتك.. ستغدو الأمور أبسط بكثير |
| Hayat da dış etkiye kapalı bölümlere ayrılabilinir. Her şey daha kolay olur. | Open Subtitles | "يمكن تقسيم الحياة إلى أقسام مقفلة، فذلك يجعل الحياة أبسط بكثير" |
| Dosyalarda parmak izi olsa her şey daha kolay olurdu. | Open Subtitles | بصمات من الملف سيكون أسهل بكثير. |
| Bunu kabullenirsen her şey daha kolay olur. | Open Subtitles | تقبّل ذلك، وسيصبح كلّ هذا أسهل بكثير |
| Artık her şey daha kolay olacak. | Open Subtitles | الأمور ستكون أسهل بكثير بالنسبة لك الآن |
| Demek oluyor ki, M.J.'e, Mike'la olan ilişkimiz için çamur atmasaydın, her şey daha kolay olurdu. | Open Subtitles | يعني أن الأشياء ستكون (أسهل بكثير مع (أم جي إذا توقفتي عن قول التفاهات (بشأن مواعدتي لـ(مايك |
| Keith ortalıkta olduğunda her şey daha kolay. | Open Subtitles | الأمور تكون أسهل بكثير عندما يكون (كيث) موجوداً |