Sana Chucky hakkında hiç anlatmadığım bir şey vardı, Damien. | Open Subtitles | أتعلم يا داميان؟ هناك شيء لم أخبرك به عن تشاكي. |
Sana söylemek istediğim bir şey vardı ama imkân olmadı. | Open Subtitles | هناك شيء أردت أن أقوله لك ولكني لم أحظى بالفرصة |
Sana uzun zaman önce söylemem gereken bir şey vardı. | Open Subtitles | .هناك شيء كان يجب ان اخبرك به من فتره طويله |
- Biliyorum, orada gerçekten söylemem gereken bir şey vardı ama söylemedim. | Open Subtitles | هنالك شيء كان يجدر بي أن أقولها هناك و لم أقل و |
Onu son gördüğümde değişik bir şey vardı. | Open Subtitles | في أخر مرة رأيته فيها كان هناك أمر مختلف |
Adamda acayip bir şey vardı. Uzun değildi, yani benden uzun değildi. | Open Subtitles | كان هناك شئ غريب حوله لم يكن قصيراً و لا بطولي أنا |
Öldü! Ona söylemek istediğim çok şey vardı oysa! | Open Subtitles | لقد ماتت وكان هناك أشياء كثيرة لأُخبرها بهم |
Yani bilmelerini istemediğin bir şey vardı. | Open Subtitles | هذا يعنى أن هناك شيئا لا تريدهم أن يعرفوه |
Belki de fıskiyede, başkalaşıma uğramadan larvaları öldürebilen bir şey vardı. | Open Subtitles | ربّما هناك شيء في النافورة قتل اليرقات قبل ان ينهوا التحول |
Pekâlâ, sana asla söylemek zorunda kalmayacağımızı umduğumuz bir şey vardı. | Open Subtitles | حسنا ، هناك شيء كنا نأمل إن لا نقوله لك أبداً |
Sana vermek istediğim bir şey vardı, sen çıkmadan vereyim. | Open Subtitles | قبل أن تخرجي, هناك شيء أنا معنية بأن أعطيه لك |
Size her zaman sormayı istediğim bir şey vardı, beyler. | Open Subtitles | هناك شيء يعني أنا دائما أن أطلب منكم الرجال أيضا. |
Ya bir paranoyak ya da korumaya çalıştığı çok değerli bir şey vardı. | Open Subtitles | إما أنه مصاب بجنون الارتياب أو هناك شيء قيم للغاية كان يقوم بحمايته |
Hep etrafımı çevreleyen kara bulut gibi bir şey vardı. | Open Subtitles | لطالما كان هناك شيء مثل سحابة سحابة سوداء تُخيّم عليّ |
Profesör... - Sormak istediğim bir şey vardı. | Open Subtitles | أتعلم يا بروفيسور , هنالك شيء أرغب بسؤالك عنه |
Onu son gördüğümde değişik bir şey vardı. | Open Subtitles | في أخر مرة رأيته فيها كان هناك أمر مختلف |
Başka bir şey yüzündendi. Beni üzen başka bir şey vardı. | Open Subtitles | لا بل كان هناك شئ آخر, لقد كنت قلقة بشأن أمر آخر |
Daha yapmak istediğim bir sürü şey vardı. | Open Subtitles | العار الحقيقي هو ان هناك أشياء كثيرة ما زلت أريد القيام به |
Garip bir şey vardı ama manasını anlayamadılar. | Open Subtitles | لكن كان هناك شيئا غريبا لكنهم لم يعرفوا ماذا يعني |
İstediğim tek bir şey vardı ve beni geri çevirdiniz. | Open Subtitles | كل ما طلبته كان شيء واحد وأنتم رفضتم طلبي. |
Arka yüzgeçlerinin birinde alışılmadık bir şey vardı. | Open Subtitles | كان ثمة شيء غير عادي يتعلق بأحد الزعانف الخلفية |
Bu öğleden sonra anlamadığım bir şey vardı, değil mi? | Open Subtitles | إذن، هناك شىء لم أفهمه بعد ظهر اليوم، أليس كذلك؟ |
Ama o şey saçıma atlayınca onu dövüp öldürmek için elimde bir şey vardı. | Open Subtitles | وعندما ذلك الشيءِ طارَ في شَعرِي، كَانَ عِنْدي شيءُ لضَرْبه إلى الموتِ مَع. |
Aslında sana sormak istediğim ciddi bir şey vardı. | Open Subtitles | نعم؟ انا بصراحة لديه شيء ما جاد انا اريد ان اسأله لك |
Ama aklında sadece bir şey vardı. | Open Subtitles | لكن كان لديها شيء واحد في عقلها |
Ama en azından dört gözle beklediğim bir şey vardı. | Open Subtitles | لكن على الاقل لدي شيئاً واحداً أتطلع إليه |
Ama kafamı kurcalayan bir şey vardı. | Open Subtitles | لكن كان هناك شيئ واحد لم استطع اخراجه من تفكيري |
Ajan Scully'nin düştüğü mağarada bir şey vardı, bir yazıt. | Open Subtitles | كان هناك شيئاً بالكهف الذي سقطت به سكالي, إهداء ما. |