Ancak Kanan doğru bir şey yapmaya çalışırken birşeyleri oldukça yanlış yaptı. | Open Subtitles | و لكن كينين فعل شيء مروع وهو يحاول أن يقوم بالصواب |
Şimdi kendi başıma ilk defa bir şey yapmaya çalışıyorum ama kendime güvenemiyorum. | Open Subtitles | بالواقع أنا أحاول فعل شيء بمفردي لكن لست واثق بمقدرتي |
Bir daha öyle bir şey yapmaya kalkışmadı. | Open Subtitles | الآن ، إنها لم تحاول فعل شئ من هذا القبيل |
Tamam. Bombanla ilgilen ama başka bir şey yapmaya kalkışırsan onu incitirsin. | Open Subtitles | حسناً، اهتمّ بأمر قنبلتك، ولكن إن حاولتَ فعل ما عداه فستؤذها |
Senden herhangi bir şey isterse ya da sana bir şey yapmaya çalışırsa ya da sana dokunursa, bana söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | إذا طلب منكِ أي شيءٍ... أو حاول فعل شيءٍ. أو لمسّكِ، أريد منكِ أن تُخبريني. |
Ne zaman bir şey yapmaya kalkışsam içine ediyorsun. | Open Subtitles | كلّما حاولت القيام بأمر تأتين و تفسدين كل شيء |
Hayır, seni böyle aptalca bir şey yapmaya iten şey duygularının sana hakim olmasına izin vermen. | Open Subtitles | ولكن انظر، هذا ليس بسبب حماقتي كلاّ، لقد كان بسبب سماحك لمشاعرك أن تقودك لفعل شيءٍ غبيّ |
Eğer biri bir şey yapmaya kalkarsa, iki elim de vurmak için müsait. | Open Subtitles | بينما يحاول أحد فعل شيء تبقى يداي فارغتان بما يطلق النار |
Sonra bu hıyarlar bir şey yapmaya mı karar verdi? | Open Subtitles | ثم ماذا، قرر هؤلاء الأوغاد فعل شيء تجاه ذلك؟ |
Ne zaman bir şey yapmaya kalksam silahlı adamlar ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | كل مرة أحاول فعل شيء يظهرون و معهم الرشاشات |
Sonunda meclisim için düzgün bir şey onurlu bir şey yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انا اخيراً أحاول فعل شيء صائب شيء يفيد الطائفة |
Böyle bir şey yapmaya çalışan son kızı yakaladı. | Open Subtitles | لقد أمسك آخر فتاة التي حاولت فعل شيء كهذا. |
Bilmiyorum, ama yılanı bir şey yapmaya ikna eder gibi görünüyordun. | Open Subtitles | لا أعرف، لكن بدا أنك تحث الثعبان علي فعل شئ أو ما شابه |
Ama kabul et. Hiç değilse ben bir şey yapmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | عليك أن تعترفي على الأقل بأني كنت أحاول فعل شئ |
Ben de, temsilcime bir kereliğine "siktir git ve bana paramı getir" demek dışında, onun dediği bir şey yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | و انا احاول فعل ما يقوله وكيل اعمالي لمرة واحدة بدل اخباره ان يذهب للاحتواء و يجلب لي راتباً |
Kimse seni istemediğin bir şey yapmaya zorlamıyor. | Open Subtitles | لا أحد سيجبرك على فعل ما لا ترغب في فعله |
Topher'a atıştırmalık getirip başka bir şey yapmaya çalıştığımda azar işitiyorum. | Open Subtitles | إحضار الوجبات الخفيفة لـ(توفر), أو أن يُصرخ عليّ عندما أحاول فعل شيءٍ زائد |
İçeride uzun süre kalırsa bir şey yapmaya kalkışır. | Open Subtitles | وإن بقيتْ هناك لفترة طويلة فستحاول القيام بأمر ما |
Daha önce kaçmaya çalıştılar. Düşüncesizce bir şey yapmaya hazırlar. | Open Subtitles | حاولوا الهروب بالسابق، وإنهم متجهزون لفعل شيءٍ طائش. |
Ve bunu onaylayıp doğruladıklarında, Netflix çok basit ama çok etkili bir şey yapmaya karar verdi. | TED | وعندما تأكدوا من ذلك قررت نتفليكس عمل شيء بسيط، ولكنه مؤثر. |
Ben hazır olana kadar hiçbir şey yapmaya çalışmayacağını söyledi. | Open Subtitles | قال إنه لن يقوم بفعل شيء إذا لم أكن مستعدَّةً تماماً |
- Senin için söylüyorum. - Bir şey yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ـ أنا أحاول أساعدك ـ أنا أحاول القيام بشيء ما |
Eğer onu hazır olmadığı herhangi bir şey yapmaya zorlarsan hayatını mahvetmeyi görevim bilirim. | Open Subtitles | واذا اجبرتها على فعل اي شيء هي ليست مستعده ان تقوم به سوف اجعل مهمتي |
Ve ne zaman kendim için bir şey yapmaya kalksam bir şeyler oluyor ve batırıyorum. | Open Subtitles | و كل مرة أحاول أن أفعل شيء من أجلي يأتيشيءويفسده. |
Bir şey yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول القيام بشيءٍ هنا. |