| Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti. | Open Subtitles | الشيخ على ابراهيم قد استحث من قبل صديقى الامير العظيم محمد الخير ان يعترف بى كالمنتظر ، المهدى الحقيقى |
| Şeyh o an mutlaka öleceğini anlamıştı, merhamet dilemeye bile hakkı olmadan | Open Subtitles | الشيخ علم انه سوف يموت بالتأكيد دون حتى الحق فى طلب الرحمة |
| Şeyh, somon projesinin detaylarını görüşmek üzere sizinle Glen Tulloch'daki konutunda görüşmek istemektedir. | Open Subtitles | الشيخ طلب من شركتك عن املاكه في قلين تولتش لتناقش اكثر بمشروع السلمون. |
| Sonra bir Şeyh geldi ve ona Allah için ölmesinin güzel olacağını söyledi. | Open Subtitles | وبعدها أتى إليه شيخ وقال الموت من أجل الله جميل |
| Neyse, Şeyh'in tonla parası var ve işin tamamlanmasını istiyor. | Open Subtitles | و بأي حال الشيخ كان ثرياً و أراد إنجاز مهمه |
| Baba Şeyh'in kamuoyu açıklaması, hem esaret altındaki hem de kaçtıktan sonraki birçok genç Yezidi kadının hayatını kurtardı. | TED | كلمة بابا الشيخ العلنية أنقذت حياة الكثير من الشابات اليزيديات، في الأَسْر وبعد هروبهن. |
| Gelen haberler bu saldırının... Şeyh Ahmet Bin Talal'ın işi olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | المؤشرات الأولية توحي أنها من عمل الشيخ أحمد بن طلال |
| Bana Şeyh Ahmet Bin Talal hakkında ne söyleyebilirsiniz? | Open Subtitles | إذا ما الذي تستطيع إخباري به عن الشيخ أحمد بن طلال |
| Şeyh te Hub'ı meşhur 1387 işkence zindanına gönderdi. | Open Subtitles | بينما أمر الشيخ بأخذ هب الى الزنزانة المشهورة ب1,387 وسيلة تعذيب |
| Bana kalırsa, bunun sebebi krallığında petrol bulununca Şeyh çok meşgul oldu. | Open Subtitles | شخصيا, أعتقد أنه بسبب أن الشيخ كان مشغولا للغاية عندما أكتشفوا بترول فى مملكته |
| Demir Şeyh kokain ve esrar bulundurmakla suçlanıyor. | Open Subtitles | تم اتهام الشيخ الحديدي بحيازة الكوكايين والماريجوانا |
| Demir Şeyh ile Demir Testeresi'nin düşman olarak bilinmeleri. | Open Subtitles | هو أن الشيخ و النشار ..معروفان أنهما أعداء |
| Babanın Şeyh'in holdingleri hakkında edindiği bilgiler değerli olabilir. | Open Subtitles | أيّة معلومات يمكن أن يزوّدنا بها والدك عن الشيخ وحصّته الماليّة, ستكون معلومات ثمينة |
| Şeyh'ten önce ne kadar derine indiğini öğrenmelisin. | Open Subtitles | من الأفضل أن تعرفي مدى تورّطه قبل أن يعرف الشيخ بذلك |
| Gitmenin bir anlamı yok. Bence Şeyh'i %3 depozito ödemeye ikna edebiliriz. | Open Subtitles | لاسبب في الابتعاد الآن، نستطيع جعل الشيخ يدفع وديعة بـ3 بالمئة |
| - İyiyim. Babam bir yerden çıkar, ama Şeyh'in hesaplarını donduramamak kötü oldu. | Open Subtitles | نعم, سيذهب والدي بمكان ما, إنّما الخبر السيء أنّنا لم نتمكّن من تجميد حسابات الشيخ |
| Prenses bir başka erkeğe sözlenmişti, komşu krallıktan güçlü bir Şeyh idi. | Open Subtitles | لقد كانت مخطوبة لرجل اخر شيخ مهم فى مملكة مجاورة |
| Ömer Şeyh geçenlerde yaşamadığını söylemiş olsa da ben ona inanmıyorum. | Open Subtitles | ومهما شيخ السّيدِ عمر مؤخراً قالَ بأنّ لَرُبَّمَا هو لَيسَ حيَّ، أنا لا أَعتقدُه. |
| Derhal bu evi terk ediyorsun Şeyh Hasan mısın, Molla Hasan mısın nesin yoksa tüm köyü ayağa kaldırırım! | Open Subtitles | .. غادر هذا البيت الآن .. مُلا حسن .. شيخ حسن أياً كان أسمك |
| Bunu git Şeyh'e söyle. Londra'da oğluyla buluşmanı istiyor. | Open Subtitles | قل هذا للشيخ إنه يريدك في لندن للقاء إبنه |
| Bu gece Şeyh Gilani ile buluşacaktım. | Open Subtitles | أَنا مُفتَرَضُ للإجتِماع اللّيلة مَع الشّيخِ جياني. |
| Şeyh llderim'le ilgili bir mesele, düzenbaz Yahudi'ye atlarını ödünç veren adam. | Open Subtitles | إنها مسأله متعلقه "بالشيخ "إلدريم الذي أعار خيله لليهودي المدعي |
| Mollamız Şeyh Hasan ile ben, sizi kahvaltı soframıza davet ediyoruz. | Open Subtitles | ( أنا والشيخ حسن , ( المُلا نود أن تشاركنا وجبة الفطور |
| Şeyh, Paris'te sizin gösterinizi gördü. | Open Subtitles | الشيخَ قد رَأى عرضك "في" باريس. |
| - Şeyh Iütfen. | Open Subtitles | - شيخنا الله يخليك |
| Abu Dabi'li bir Şeyh'e reddedemeyeceği bir teklif yaptım. | Open Subtitles | قدّمتُ عرضاً لشيخ في "أبو ظبي" عجز عن رفضه |