"şeyi daha" - Traduction Turc en Arabe

• شيء أكثر
• الشيء من
• لأقو على
• الأمورَ سوءً
• بأنّه سيبدأ الإقتصاص
• ستزيدين

Bir iddianın her şeyi daha eğlenceli hale getirmesi müthiş, değil mi?
مذهل؟ كيف أنّ المراهنة تجعل أيّ شيء أكثر متعة

Ve ona sahip olmayan insanlar ondan başka bir şeyi daha fazla istemiyormuş gibiydiler.
والناس التي لا تحصل عليه .يبدو أنهم لا تريد شيء أكثر

Ki bu da birazdan söyleyeceğim şeyi daha üzücü yapıyor.
مما يجعل الشيء الذي سأقولة شيء أكثر حزناً

Bu şeyi daha ne kadar tarlamda tutmayı planlıyorsunuz?
لذا كم سيستغرق من الوقت قبل أن يخرجوا هذا الشيء من هنا؟

O şeyi daha önce hiç kullanmadın bile.
أنت لم تستخدمي ذلك الشيء من قبل

Bense ahlâki bir yapıya, merhamete ve yaşadığımız her şeyi daha anlamlı hale getiren... yüce bir gücün varlığına inanıyorum.
بينما أنا لم أكن لأقو على الحياة إن لم أُؤمن بكل قلبي بوجود بِنيَة أخلاقية... لها معنى حقيقي وبها تسامح... و قوة عليا من نوع ما.

Benim sokaklarımda kanunsuzluk yapabileceğini düşünüyorsa, bir şeyi daha düşünmeli.
إذا كان يعتقِدُ بأنّه سيبدأ الإقتصاص في شوارعي، فسيكون القانون بإنتظارِه

Sana söyleyeyim, bu her şeyi daha da kötü yapar.
أنا أخبركِ سوف ستزيدين الأمر سوءًا

Bir şeyi daha bilmeliyim, Mulder.
أحتاج لمعرفة شيء أكثر واحد، مولدر.

Rusty her şeyi daha karmaşık bir hale getirir.
ريستي سيجعل كل شيء أكثر تعقيداً

cevap ise şudur ki bu şeyi daha özenli yaparsınız, detaylar çok önemli değıl. bir kaç kat kağıt alırsınız her biri kendi sıvı sistemini içerir ve onlari çift taraflı halı bandı ile ayırırsınız. şu halıları yerlere yapıştırmak için kullanılan bant.
والجواب هو ان ما تقوم به ، والتفاصيل ليست مهمة جدا هنا ، هو جعل شيء أكثر تفصيلا ، وانت تأخذ طبقات عدة مختلفة من الورق ، يحتوي كل منها على نظامه السائل الصغير، ثم تقوم بفصلها قطعة قطعة، بالضبط كما تفعل مع شريط سجاد ذو جهتين, المادة التي تستخدم في الصاق السجاد على الأرض.

Zoey'le aramızdakiler çok hızlı ilerliyor ve boşanma olayı da her şeyi daha da karmaşık bir hâle sokuyor.
-الأمور مع (زوي) تجري بسرعة والطلاق يجعل كل شيء أكثر تعقداً

Hiçbir şeyi daha fazla istememiştim.
لم أرغب في شيء أكثر من هذا

Üstelik böyle bir şeyi daha önce de yapmıştım.
وقد عملت مثل هذا الشيء من قبل مع من ؟

Aynı şeyi daha önce de yapmıştım.
لقد فعلت نفس الشيء من قبل

Böyle bir şeyi daha önce görmüş müydün?
هل رأيت ذلك الشيء من قبل ؟

Ben ahlâki bir yapıya, merhamete ve yaşadığımız her şeyi daha anlamlı hale getiren... yüce bir gücün varlığına inanıyorum.
أنا لم أكن لأقو على الحياة إن لم أُؤمن بكل قلبي بوجود بِنيَة أخلاقية... لها معنى حقيقي وبها تسامح... و قوة عليا من نوع ما.

Benim sokaklarımda kanunsuzluk yapabileceğini düşünüyorsa, bir şeyi daha düşünmeli.
إذا كان يعتقِدُ بأنّه سيبدأ الإقتصاص في شوارعي، فسيكون القانون بإنتظارِه إنّه لا يهتمّ بك

- Max. Bak, Jane, sadece her şeyi daha kötü--
اسمعي، (جين) ستزيدين الأمور سوءاً...