Belki bu, çok şeyi değiştirir. Tamam, çocuklar. | Open Subtitles | ربما سيحدثُ فارقاً حسناً يا أولاد |
Ama silahla geldiler. Bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | لكنّهم جلبوا مُسدّس للحفلة، وذلك يُغيّر جميع القواعد. |
Ama çocuğumu taşıman her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | لكن إذا كنت تحملين طفلي، فهذا يغير الأمور. |
Öz ağabeyin kral olsa bile hâlâ bir prenses olacaksın ancak kocanın kral olması her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | حتىَ ولو أصبحَ أخوك ملكاً، أنت مازلت مجرّد أميرة. إذا ما زوجك ملك، هذا يغيّر الأمور كثيراً. |
Bu alışkanlığınız, bu zihinsel alışkanlığınız iş yerinde her şeyi değiştirir. | TED | الحصول على هذه العادة، هذه العادة الذهنية، تغير كل شئ في العمل. |
Artık hepimiz aynıyız; bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | الان نحنُ على حد سواء, وهذا ما يُغيّر كُل شيء. |
- Ne? Bu her şeyi değiştirir. Yani burada sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | هذا يُغيّر كلّ شيء ما يعني أنّي أحتاجك فعلا الآن |
Tomrukçu değil. Bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | حسنا,إنه ليس بحطاب ذلك يغير الأمور |
- Bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | هذا يغير الأمور. |
Bu çok şeyi değiştirir. | Open Subtitles | هذا يغيّر الأمور. |
Çünkü ilk sonuçlar doğruysa, bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | لأنها لو كانت محقة في المرة الأولى إذاً النتائج تغير كل شيء |
Her şeyi değiştirir bu. - Hadi be. | Open Subtitles | إنها إستثنائية كما أخبرتك، لقد تغير كل شيء |