Evet, herkes duydu ama senin gibi güçlü bir adam bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | نعم، حسناً،الجميع سمع به لكن، رجل قوي مثلك لا بد أنه يعرف شيئاً |
Oh, hayır, hala deli olduğunu düşünüyorum, ama eğer "siyah nokta sesi" kapatılıyorsa, bir yerlerde, birileri, bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | لازلت أظن بأنك مجنون ولكن إذا أغلقوا نقطه البلاك بوينت فكرت بأنه هناك شخصاً ما يعرف شيئاً |
Needles'daki kardeşimi arayacağım. Muhtemelen bir şeyler biliyordur. - Pek sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً سأتصل بأخي حالا لا بد أنه يعرف شيئاً |
Kendisine sessiz kalması söylendiyse ya bir şeyler biliyordur ya da görmüştür. | Open Subtitles | حقيقة بأنه اُخبر بالتزام الصمت يعني أنّه يعرف شيئا أو رأى شيئا |
Yani belki o bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | اعني، ربما هذا الشخص يعرف شيئا |
Opera salonundaki o adam bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | ربّما ذاك الرجل في مسرح الأوبرا يعرف شيئاً. |
Onu koruyacağımı söyle. Belki bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | قُل له إنّنى سأحميه، قد يعرف شيئاً ما |
Belki de baban senin bilmediğin şeyler biliyordur. | Open Subtitles | ربما والدك يعرف شيئاً أنت لا تعرفه |
Belki bizim kullanabileceğimiz bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | ربما يعرف شيئاً ما يمكننا أستخدامه |
Yani her kimse belki bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | إذاً أياً كان هو، ربما يعرف شيئاً |
Belki yumurta kafa bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | ربما هذا الوغد يعرف شيئاً |
..bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | فلابد من أنه يعرف شيئاً |
Bir şeyler biliyordur, konuşuyor... | Open Subtitles | إنه يعرف شيئاً ما, إنه يتحدث عن... |
Belki müşteri bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | حسناً ربما... العميل يعرف شيئاً ما. |
Jake hakkında bir şeyler biliyordur diye düşündüm. | Open Subtitles | (ظننتُ أنه يعرف شيئاً عن (چايك. |
Belki Sims hakkında bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | (ربما يعرف شيئاً عن (سيمز |
Belki bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | قد يعرف شيئا عن شاني |