İşin gerçeği, hepimizin farklı olan şeylere karşı önyargıları var, sosyal düsturlarımıza farklı olan şeylere karşı. | TED | الحقيقة إننا جميعا لدينا تحيز ضد ما يختلف عنا، ما يختلف عن معاييرنا الاجتماعية. |
Ve hayata karşı, rüzgarlara karşı bize olan şeylere karşı ufka paralel biçimde savaştığımız sürece, hayat bir kabus olur. | TED | طالما اننا نحلق أُفقياً ضد الحياة , ضد الرياح ضد ما قد يحدث لنا فالحياة كابوس |
Öncelikle her bileşenin milyonlarca kopyası ile fazlalıkları akıllıca kullanır -- lökosit, beyaz kan hücreleri -- beklenmeyen şeylere karşı büyük bir tampon yaratmak için gerekli olmalarından önce. | TED | أولا وقبل كل شيء، إنه يستخدم الزيادة بذكاء من خلال توفير ملايين النسخ من كل عنصر- كريات دم بيضاء وخلايا دم بيضاء- قبل الحاجة الفعلية لها، لخلق منطقة عازلة واسعة النطاق ضد ما هو غير متوقع. |
Ama şu an bizim için ve bizden önce gelen bütün insanlar için bir şeylere karşı savaşmaları gerekti. | Open Subtitles | ولكن الآن بالنسبة لنا، ولأجل كل الناس الذين مروا قبلنا، فإن هذا تطلب صراعاً ضد شيء ما، |
Sürpriz, sürpriz. Jay bir şeylere karşı çıkıyor. | Open Subtitles | يا للمفاجأة جاي ضد شيء ما |
Düşündük ki, belki nitrik oksit hücre ölümüne etki ediyordu, hücrenin hayatta kalmasını ve diğer şeylere karşı dayanıklılıklarını. | TED | كنا نظن ربما أن أكسيد النيتريك ضر الخلايا الميتة ، وكيف الخلايا على تستمر على قيد الحياة، ومقاومتها لأشياء أخرى. |
Tesisimizde biz Afrikalıların, tüketicilik, etnik yapı ve yozlaşma gibi şeylere karşı geçmişimiz, ne olduğumuz ve ne olmak istediğimiz konularında çok fazla tartışmalar oluyor. | TED | لدينا الكثير من المناقشات في المكان حول ما نكون كأفارقة، من نحن الآن، وماذا نريد أن نكون بالنسبة لأشياء مثل الاستهلاكية والأصل العرقي والفساد وهكذا. |
Belki de Keşişler Kurt'u kontrol etme yolunu buldular ve onu bazı şeylere karşı tepki göstermesi için yetiştirdiler. | Open Subtitles | -أو يظن نفسه كذلك ربما تكون هذه هي طريقة الرهبان في التحكم به، وتوجيهه لأشياء أخرى |