O günler bitti. Artık alkol yok. Öksürük şurubu ve romlu kek dahil. | Open Subtitles | ولت تلك الأيام، لا مزيد من الكحول، وهذا يشمل دواء السعال والحلوى بالرم |
Pek birşey değil ama basit, sade, ve hepsinden öte bildiğimiz öksürük şurubu. | Open Subtitles | لا شيء سوى دواء سعال الأطفال العادي والمتداول بدون وصفة طبية. |
Biraz önce 6 şişe soğuk algınlığı şurubu içti ki bu onun için bile fazla. | Open Subtitles | لمَ ؟ لقد شرب 6 قناني من دواء السعال هذا كثير ، حتى بالنسبة له |
Domates konsantresi, damıtılmış sirke, yüksek fruktozlu mısır şurubu. | Open Subtitles | عصير طماطم نضعه على هذا بالإضافة للقمح والعصير |
Hayır, hayır, yani sadece daha fazla mısır şurubu ve yemek boyası | Open Subtitles | كلا، أقصد أنها مجرد عصير الذرة وصبغة طعام |
Biraz antihistamin ve öksürük şurubu alırsın. | Open Subtitles | اجلب لي بعض الانتيهيستامين وشراب الكحة روبودياكسام |
Bence de... O zamanlar içtiği tek şey öksürük şurubu ve çilekli şaraptı. | Open Subtitles | كل ما كانت تأخذه سابقاً هو مضاد السعال والعصير ونبيذ الفراولة |
Bence o ise öksürük şurubu ve sidik gibi kokuyor. | Open Subtitles | أعتقد أن رائحتها تشبه دواء السعال والبول |
Öksürük şurubu almak istiyorum ama sadece kart bulabildim. | Open Subtitles | أريد أن أشتري دواء الكحَّة و لكن كل ما هناك هذه البطاقات |
Üzgünüm efendim öksürük şurubu için 2 şişe kısıtlaması var. | Open Subtitles | اه ، أنا آسف ، سيدي لا يمكنك شراء اكثر من زجاجتين من دواء السعال هذه سياسة المخزن |
Doktora uğrayıp, evde bulunsun diye öksürük şurubu alacağım oradan da eve geleceğim. | Open Subtitles | سأذهب للطبيب لأتحقق من دواء السعال ..ثم سألتحق بكم |
Eskiden miksere öksürüp şurubu ve ılık süt koyardım, onu kullanırdım. | Open Subtitles | وانا اعتدت على تناول قبضه من حبوب الداونرز في الخلاص مع دواء الكحه والحليب الدافيء |
Sizin çocuğunuzda mı öksürük şurubu reklâmına katılmaya geldi? | Open Subtitles | هل طفلك هنا من أجل إعلان دواء الكحة .. أيضاً؟ |
Bana, polisi arayıp, onlara öksürük şurubu içtikten sonra O'nu benim öldürdüğümü söylememi istedi. | Open Subtitles | ... قال لى أن أخبر الضباط أنى ...أنه كان أنا من فعلها... ...بعد احتساء دواء للسعال |
Yerinde olsam biraz kızıIcık şurubu içerdim. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لاكثرت من عصير التوت البري. |
Üzüm şurubu. Hep vitaminli içecekler içerim. | Open Subtitles | لقد نفد عصير الجريب فروت لكن هذا عصير متعدد الفيتامينات |
Bacaklarımın arasındaki ateşi söndürmek için yeteri kadar kızılcık şurubu yok maalesef. | Open Subtitles | ليس هُناك كميّة كافية من عصير التوت البرّي لإطفاء النّار التي تشتعل بين ساقيّ. |
Mısır şurubu, kırmızı boya, sarı boya,kafein. | Open Subtitles | فقط ، عصير الذرة و صبغة حمراء برقم 40 و صبغة صفراء رقم 6 و كافيين |
Artık sahne ışığı şeker ve yüksek früktozlu mısır şurubu üzerindeyken şirketlerin diğer früktoz bazlı tatlandırıcılar için baştan çıkarıcı bazı isimler kullandığını fark ettim. | Open Subtitles | مع وجود السكر وشراب الذرة الذي يحتوي على الفركتوز تحت تسليط الأضاءة لاحظت ان الشركات تستخدم |
Karakterlerin damarında mısır şurubu mu var acaba yani? | Open Subtitles | كأن هذه الشخصيات تمشي وشراب الذرة يجري في عروقهم |
Yemiyorlar. İçiyorlar. Mısır şurubu. | Open Subtitles | إنهم لا يأكلونها، بل يشربونها كمحلول الذرة |
Öksürük şurubu ve fanta diyetinin insanı bu kadar acıktırması çok ilginçti. | Open Subtitles | مذهلة ما أيام من شراب السعال وفانتا النظام الغذائي سوف نفعل الشهية. |
Yüksek fruktozlu mısır şurubu, meyve suyu, ham şeker ve bal da öyle. | TED | كذلك حال شراب الذرة عالي الفركتوز وعصير الفواكه والسكر الخام والعسل. |