Bağırdım, çünkü yaklaştığımda detayın hiç de orada olmadığını farkettim. | TED | صحت لأنني عندما أقتربت أكثر لم أجد التفاصيل هناك أبدا |
Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. | TED | كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي. |
çünkü manşeti okuduğum an bıraktım. Ama işte korkutucu bir gerçek: | TED | لأنني توقفت عن القراءة عند العنوان لكن هنا شيء اخر مخيف |
Çünkü ticari şirketler en baştan beri sizden alabileceklerinin hepsini almak için tasarlanmışlar. | TED | لأن الشركات التجارية مصممة بطبيعتها للحصول على أكبر قدر منكم يمكنهم أن يأخذوه. |
Çünkü bu bölgedeki yozlaşmış seçkinler insanları ayartma gücünü bile yitirmişler. | TED | لأن ھذه النخبة الفاسدة في المنطقة فقدَت حتى قوّتَھا في الخداع، |
Hükûmetlere ve vergi mükelleflerine de fayda sağlar. Çünkü, ilaç sektöründeki yenilikçi çalışmalar için kalıcı bir kaynak yaratır. | TED | كما يفيد الحكومات أو دافعي الضرائب، إذا أردت، لأنه يخلق مصدرا دائما للإبتكار الصيدلاني الذي سيكون موجودًا في المستقبل. |
Her seferinde yeni görüntüler ekliyorum çünkü her gösterimde yeni bilgiler ediniyorum. | TED | أضفت لها صورا جديدة لأني أتعلم عنها المزيد في كل مرة أقدم. |
Ama ben de oldukça gerilmiştim. Çünkü bunu yapacak olan bendim. | TED | أما أنا فقد بدأت أتوتر، لأنني الشخص الذي سيعمل على الأمر. |
Herhangi bir biyoloji, kimya ya da mühendislik alt yapım yok, üstüme çok gelmeyin, çünkü biomedikal mühendisliği hakkında konuşacağım. | TED | ليس لدي أي خلفية في الأحياء الكيمياء أو الهندسة بالتأكيد، لذا تحملوا معي لأنني سأتحدث اليوم عن الهندسة الطبية الحيوية. |
Çünkü bu genç kızımıza öğüt ve yönlendirme yoluyla yardımcı olmak istemiyorum. | TED | لأنني لن أكون مرتاحة بمساعدة تلك الطفلة باستشارة أو إحالة لمختص فحسب. |
Şimdi sadece bunlardan birkaçına odaklanacağım ve yangınla başlayalım, çünkü sanırım yangın muhtemelen şu anda hepinizin hakkında düşündüğü ilk şey. | TED | سوف أركز فقط على بعضها، ولنبدأ بالحريق، لأنني أعتقد أن الحريق والذي من المحتمل أن يكون أول شيء تفكرون به الآن. |
diyoruz. Şey, iki yıl önce bu benim problemimdi. Çünkü daha önce milyonlarca defa oturduğum yatağımın ucunda oturuyordum ve intihara eğilimliydim. | TED | قبل سنتين كانت هذه مشكلتي، لأنني جلست على حافة سريري المكان الدي جلست فيه ملايين المرات من قبل وكنت أرغب في الإنتحار. |
Bilmiyorum çünkü onlara kim olduğuma dair hiç dürüst olmadım. | TED | لا أعلم، لأنني لم أكن صادقة أبدًا معهم عن هويتي. |
Ben tabii bu değişimleri göremedim. Çünkü aslında 1985 yılında mezun oldum. | TED | لم أكن هناك لرؤية ذلك التغيير، لأنني في الحقيقة، عام 1985، تخرجت. |
Çünkü biliyorum, sizin de bildiğinizi biliyorum, burası Toskana değil. | TED | لأنني أعلم، وأعلم أنكم جميع تعلمون، أن هذه ليست توسكاني. |
Çünkü bence bu sadece kültürel bir alan veya evlerle ilgili değil; ekonomik tabanın da baştan yaratılması gerekiyor. | TED | لأنني أعتقد أنها ليست مساحة ثقافية أو مشروع إسكان؛ يجب أن يكون هناك نوع من إعادة البناء للجوهر الاقتصادي. |
Kazanacağız, çünkü bizim gözümüzdeki yaşlar aslında kalbimizden gelen yaşlardır. | TED | سننتصر لأن الدموع تخرج ليس من عيوننا بل من قلوبنا |
Fakat, evren bir sessiz film değildir, çünkü evren sessiz değildir. | TED | رغم ذالك، فإن الكون ليس بشريط صامت، لأن الكون ليس صامتا. |
Bu fotoğrafa bayılıyorum, çünkü bu başkasının odası ve bu ise onun. | TED | أنا أحب هذه الصورة ، لأن هذه غرفة شخص آخر وهذه غرفته. |
Eğer bu taraftan birileri bu kişilerin ne yaptığını anlamazsa sorun olmaz çünkü birbirimizin daha iyi bir hareket için çalıştığımızı biliyoruz. | TED | إذا لم يفهم أحدهم فيما يخص هذا الجانب ما تحاول فعله تلك المجموعة، فلا بأس، لأننا جميعاً نثق أننا نعمل لصالح الحركة. |
Tamam mı? Bu, insanların ilgisini bilime çekmiyor çünkü neyle ilgili olduğunu anlayamıyorlar. | TED | حسنا ؟ إذا هذا لن يجعل العالم يهتمون بالعلوم لأنهم لا ستطيعون فهمه. |
çünkü beyinlerinizin bu konuya odaklanmasını istiyorum. Bu bir dişli çark. | TED | لأني أريد أن أقحم عقولكم في هذا الأمر. هذه عجلة مسننة. |
Çünkü insanlara, veri saklamanın ne demek olduğunu göstermek istiyorum. | TED | لأني أريد أن يعرف الناس ما الذي يعنيه الاحتفاظ بالبيانات. |