İşte burada görüyorsunuz -- bu -- kulelilerin bir tür röntgeni -- kuleler tamamen müteahhit tarafından karar verildi. | TED | حتى هنا يمكنكم أن تروا أن هذه هذا , نوع من الأشعة السينية , الأبراج هي تماما المطور يحركها. |
Ve şimdi onlar bile bu aletleri kullanmaya başladılar -- harika teknolojiden bahsederken -- bu küçük aletler, bunun gibi küçük GIS takip cihazlarını aşılayanların, aşı taşıyıcılarına koyuyorlar | TED | و الآن بدؤا باستخدام هذه الأجهزة يتكلمون عن تقنية رائعة هذه الأجهزة الصغيرة، و التي وضعت على حاملات اللقاحات |
Çünkü ben bir gazetecenin peçeli olabileceğine inanmadım -- yüzün örtülüyken, insanlarla nasıl konuşabilirsin? -- bu ve benzeri; bu sadece bir akım. | TED | لانه لا يمكن ان تكون صحفية .. وان تتحدثين مع الناس وانت تضعين النقاب وعلى هذا .. بدأت هذه الحركة .. |
Ve araba kazası ile ilgili resimleri bloguna koymuş -- bu onun Mercedes'i -- tam burada da çarptığı Lada Samara. | TED | ووضع صور في المدونة عن حادث سيارته هذه هي المرسيدس الخاصة به و هنا اللادا سمارا التي صدمها |
Onlar bu problemi benim için çözüyorlar birazcık -- bu yapıyı oluşturuyorlar. | TED | إذا هم يقومون بحل هذه المشكلة لي، يحصلون على القليل ثم يبنون تلك العبارة |
Biraz farklı birşey yapmaya ve çok aşina olduğumuz lezzetleri dönüştürmeye karar verdik -- bu durumda, havuçlu kekimiz var. | TED | لقد قررنا ان نقوم بشيء مختلف وأن نقوم بتحويل للنكهات التي كانت شائعة جداً .. في هذه الحالة لدينا فطيرة الجزر |
Size şeyi göstererek bitireceğim -- bu benim Virtual Earth laboratuvar alanında göstermediğim yeni bir denemedir. | TED | سأختتم بهذا العرض هذه نظرة جديدة لم تظهر في مختبرات الأرض الإفتراضية |
Bununla oynarken -- bu oyuncak felsefi sorular sormanıza yol açacak. | TED | عند لعب هذه اللعبة، سوف يطرح لك أسئلة فلسفية. |
Bu kasılmalar birlikte hareket ederler ve spazmlar olur ve işte o anda --(Hırıltı)-- bu olur. | TED | تصدر صوتا. و بينما تتابع هذه الإنقباضات، نتيجة لذك تتعرض للتشنج و هذا عندما تبدأ أشياء مثل الصفير تحدث لك. |
Şaşırtıcı değil -- bu yıl 100 metre koşusunda altın madalya kazandı. | TED | ليست مفاجئة -- فقد حصلت هذه السنة على الميدالية الذهبية لسباق 100م. |
Son olarak, yapmak istediğimiz bir şey de kloroz başlangıcını erkenden tespit etmek -- ve bu bir portakal ağacı -- bu aslında yaprakların sararmasından anlaşılabilir. | TED | وأخيرًا، شيء نحن مهتمون به وهو الكشف المبكر عن الإصابة في الإخضرار. هذه شجرة برتقال كما ترون إصفرار الأوراق. |
Bu çalıştırma talimatları -- bu evrenlerden birisinin kaynak kodu, mühendislerden bir notla birlikte, bazı sorunlar yaşadıklarını söylüyor. | TED | هذه أوامر التشغيل هذا في الواقع نص البرنامج لأحد هذه الأكوان معها ملاحظة من المهندس تقول أن بها بعض المشاكل |
Bu makinalar şunu düşünecekler mi acaba -- bu organizmalar tekrar yaşamaya başlarlarsa, ölüp cennete gitmişler gibi mi düşünecekler, bir evren var -- | TED | هذه الآلات قد تعتقد أنها هذه الكائنات، لو عادت إلى الحياة الآن هل ماتت وذهب إلى السماء، هناك كون |
Bu sınır dışı edilmelerin ekonomik, politik, psikolojik ve duygusal bedelleri var -- bu halkaların koptuğu anlar. | TED | هناك ثمنٌ اقتصادي وسياسي ونفسي، وعاطفي لهذه الترحيلات، في اللحظات التي يتمُ فيها قطع هذه الدوائر. |
Böylece, tek başımıza bırakılmıştık sonunu getirmeye çalışıyorduk: siz nasıl -- bu genetik bilgi ne yapıyordu? | TED | إذاً كنا قد تركنا بمفردنا، وفي محاولة لانجاز القسم الأخير من الثلاثية: كيف تقوم.. ماذا تفعل هذه المعلومات الوراثية؟ |
Personelim yok; hepsi elle yapılan -- bu tür kırık ellerle yapılan şeyler. | TED | ليس لدي موظفين،فكله عمل باليد. هذه الأيدي المتكسرة |
Bu çok cafcaflı ve çok süslü albüm kapaklarını tasarladım. Bir ileri (post) modernist veya tarihselci olduğum için değildi -- bu şeylerin ne olduğunu bile bilmiyordum. | TED | فحصلت على أغلفة اسطوانات غنية ومحكمة التصميم ليس لأنني كنت عصرية أو غير عصرية لأنني لم أكن أعلم حقيقة هذه الأشياء |
Esasen bu işe 2D çizimlerle başlarsınız -- bu çizimler, teknik bildirilerde ve internette çok fazla. | TED | إذن، كيف، في الأساس، هذا يعمل وهل بدأت مع هذا الرسم ثنائي الأبعاد تلك لأوراق التقنية تطوف حول الإنترنت. |
Sebep ise -- bu nanomateryaller iki uçlu kılıç gibiler. | TED | والسبب هو، أن تلك المواد متناهية الصغر هي مثل السلاح ذو الحدّين. |