Hava, boğazında açılan bir torbaya girer ve buradan oksijen emilir. | Open Subtitles | فالهواء يدخل إلى كيس يفتح من حنجرته حيث يمتص منه الأوكسجين |
Burada önemli olan bunun siz önünden geçtiğinizde açılan otomatik kapı sensörü gibi çalışmıyor olması. | TED | كل ما في الأمر أن القطعة لا تعمل مثل مستشعر الباب التلقائي الذي يفتح عندما تمشي أمامه. |
Daha adımlarını atmadan önlerine sonsuz kırmızı halı açılan mükemmel bir Amerikan çiftiydiler. | Open Subtitles | لقد كانوا زوجاً أميريكياً خالصاً المستقبل مفتوح أمامهم كما لو أنه سجادة سحرية |
Şu yeni açılan lüks kaplıcaya gideriz. | Open Subtitles | سوف نذهب الى هذا المنتجع الفاخر الذي افتتح للتو |
En son kabinde arka tarafa açılan küçük bir pencere var. | Open Subtitles | في الكبينة الأخيرة هناك نافذة صغيرة تؤدي الى ساحة |
açılan dava hakkında sorular sorardım. Davamı kazanmak isterim. | Open Subtitles | سوف أسأل بخصوص القضية المرفوعة ضدك لأنني سأود الكسب في قضيتي |
açılan bir sürü hukuk davasından ve yöre halkının verdiği mücadelelerden bahsetmeyeceğim. | TED | سأتقدم سريعا نحو الأمام وأتجاوز الكثير من الدعاوى القضائية والكثير من المشاركات في المجتمع المحلي. |
Umarım ona açılan dava canına okuyana dek ortalıkta olur. | Open Subtitles | آمل أن يآنسه الفشل لفترة أطول حتى تنال منه الدعوى القضائية. |
açılan kapıların sayısı, kullandığınız güce göre değişiyor. | Open Subtitles | فإنّ عدد البوابات التي بوسعكم فتحها منوطٌ بقدر قوتكم. |
Dilinizde sayma sözcüklerinin olması, rakamların olması, adeta matematiğe açılan kapı. | TED | امتلاك كلمات للعد في لغتك، امتلاك كلمات للعد، يفتح عالم الرياضيات بكامله. |
Bu resmi çektim çünkü, burası İngitere'de açılan ilk kahvehane, 1850 yılında açıldı. | TED | التقطت هذه الصّورة لأنّه تبيّن أنّه يُمثّل أوّل مقهى يفتح للعموم في انجلترا سنة 1650. |
Acil durum düğmesi kırmızısı ve fırlayarak açılan arka penceresi var. | Open Subtitles | إنها مطلية بالأحمر الفاقع والباب الخلفي الكبير يفتح بالكامل |
Köşede, geceleri açılan ve çalışanlarla denizcilere hizmet sunan kötü bir kafe vardı. | Open Subtitles | على الناصية كان هناك مقهى غامض مفتوح ليلاً للعمال و البحارة |
Çatıya açılan bir kapı var, ve kapı açık. | Open Subtitles | هناك باب يؤدى الى السطح و هو مفتوح قليلا |
Açıkçası, geçit her seferinde açılan bir solucan deliği vasıtasıyla bizi gönderiyor. | Open Subtitles | أجل , اعلم أَعْني، أنه من الواضح ماالذى كان ينقلنا بالإشعاع خلال البابِ كُلَّ مَرَّةٍ هناك ثقب دودى مفتوح |
Yeni açılan, Ziyaretçiler Şifa Merkezleri büyük toplulukları kendine çekiyor. | Open Subtitles | مراكز شفاء الزوار افتتح حديثا تجتذب حشود ضخمة. |
Şehir merkezinde yeni açılan küçük vejetaryan bir yer var. | Open Subtitles | ثمة مكان صغير وغير معروف نسبياً يقدم مأكولات نباتية افتتح لتوه في وسط المدينة |
Sanat odasının dışarı açılan kapıları var. | Open Subtitles | غرفة الفنون الجميلة يوجد بها أبواب تؤدي للخارج. |
Bana açılan bütün tazminat davalarını tek bir klasör altında topladı. | Open Subtitles | نظم كل الدعاوى القضائية المرفوعة ضدي في قضية جماعية واحدة |
Majesteleri adına Gerard Patrick Conlon aleyhine... açılan kamu davası... reddedilmiştir. | Open Subtitles | في قضية صاحبة الجلالة... ضد "جيرارد باتريك كونلن"... تم إسقاط التهم |
Elimizde açılan bir kapı ve sallanan bir lamba var. | Open Subtitles | كل ما تمّ تسجيله هو بابٌ يُفتح ومصباح كهربائي يتأرجح. |
Alt güvertelere açılan bütün kapıları kapatın. | Open Subtitles | أغلق كل شيء يقود إلى تحت الطوابق. |
İnsanlar aynanın başka bir dünyaya açılan bir kapı olduğuna inanıyorlar. | Open Subtitles | لقد كان الناس يعتقدوا أن المَرايا ممرّ في عالمٍ أخر |
Tam güç elde ettik. Gidebiliriz. açılan yarık, enerjimizi doldurdu. | Open Subtitles | نحن جاهزون للذهاب، ففتح الشق زودنا بالطاقة الكافية، هل نرحل ؟ |
Onlara karşı açılan davada McDonald's şöyle dedi... | Open Subtitles | بالنسبة للقضايا التي رفعت عليهم دافع ماكدونالدز عن نفسه قائلاً |