| Ağabeyinin beni soymak istediğinden kesin eminim, bankadan elmaslarla birlikte ayrıldıktan sonra. | Open Subtitles | أنا واثق يعني أخيك لسرقة لي، عندما غادرت البنك مع الماس بلدي. |
| Bana inancın tam olmalı, Ağabeyinin rüyaları ne kadar çılgınca gelse de. | Open Subtitles | عليك أن تؤمن بي، لا يهم كم تبدو أحلام أخيك الأكبر جنونية |
| Ağabeyinin polis olması çok güzel, öyle değil mi Raymond? | Open Subtitles | اليس مذهلا ان يكون شقيقك شرطياً يا رايموند |
| Silahlı Soygun Masası'nın çıkardığı ses Ağabeyinin kulağına çalındı mı? | Open Subtitles | هل سمع أخوك بالضجة التي أثارتها شرطة مقاومة السطو المسلح؟ |
| Büyük olan özellikle iyi kalpli küçük olansa hep Ağabeyinin peşindeydi. | Open Subtitles | كان الأكبر مراعيًا جدًّا بينما الأصغر دائمًا ما كان يلاحق أخيه |
| Tek istediği Ağabeyinin kendini öldürdüğünü gizlemekti. | Open Subtitles | لم يكن مهماً كل ما أرادت فعله هو تغطية حقيقة قتل أخيها لنفسه |
| Şimdi... sırada Ağabeyinin burnunda kayıt cihazı olan adamın hikâyesi. | Open Subtitles | و الأن نقدم لكم فلم من بطولة رجل لدى شقيقه جهاز تسجيلات داخل أنفه |
| Ağabeyinin, benim seviyeme asla inmeyecek bir politikacı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن أخيك رجل سياسى لن ينزل أبداً الى مستواى |
| - Ağabeyinin kılıcının kaleminden daha keskin olmasını umut etmelisin! | Open Subtitles | عليك أن تأمل أن سيف أخيك أكثر حدة من قلمه |
| Ağabeyinin kılıcının, kaleminden daha keskin olması için dua etmen gerekecek. | Open Subtitles | يجب أن تأمل أن يكون سيف أخيك أكثر حدة من قلمه |
| Basit bir fotoğraf hilesi. Ağabeyinin saçını kesmişler. | Open Subtitles | صورة متوسطة التزييف لكنها جيدة, لقد قطعوا شعر أخيك. |
| Herhalde Ağabeyinin sağduyusu sana da geçmiştir. | Open Subtitles | لا ببد وأن يكون لديك بعض من الشعور الطيب الذي عند أخيك |
| Sen Ağabeyinin parasını harca. Ben bir tur atacağım. | Open Subtitles | أنفقي بعض أموال شقيقك سوف أنظر في المكان |
| Wayne, dinle, keşke sana... Ağabeyinin cinayetinden sorumlu kişilerin tümünün... ele geçirildiğinin haberini verebilseydim, ama veremiyorum. | Open Subtitles | نعم، أنا بخير، اسمعني، كنت أتمنى أن أقول أن كل المسؤلين عن مقتل شقيقك |
| Ağabeyinin üstüne gitme Niles. Zor bir gün geçirmiş. | Open Subtitles | كن متساهلا مع أخوك نايلز , لقد عاني يوما سيئا أنت محق يا أبي |
| Bugüne kadar Ağabeyinin ne kadar iyi bir terapist olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | حتى هذا اليوم ,لم يكن لدي أي فكره كم هو عبقري طبيب نفسي هو أخوك |
| Bilemiyorum. Ağabeyinin başına gelen çok ağır etkiledi. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ، ذلك الشىء مع أخيه صعب كان صعب عليه جداً |
| -Hayır. Ağabeyinin öldüğü gece orada kalmamalı. | Open Subtitles | كان يجب عليه ألا يكون هناك ليلة موت أخيه |
| Nasıl oluyor da Ağabeyinin intihar edeceğini önceden planlayabiliyor? | Open Subtitles | كيف يمكن لها تخطيط مسرحية على إنتحار أخيها ؟ |
| Ama ihtiyacı olan şey Ağabeyinin bir kahraman olduğuna inanmaktı. | Open Subtitles | ولكن ماكان يحتاجُه ان يصدق بأن شقيقه كان بطلاً |
| Az önce FBI'dan Ağabeyinin görüşmesi ile ilgili aradılar. | Open Subtitles | تلقيتُ للتوّ مكالمة من المباحث بخصوص مقابلة أخيكِ |
| Büyük ihtimalle Ağabeyinin söylediğini yapman daha iyi, değil mi? | Open Subtitles | من الافضل ان تقم بما يأمرك اخوك اليس كذلك ؟ |
| Hayır, ihtiyacım yok. İfademde Ağabeyinin beni içeri aldığını söylerim. | Open Subtitles | كلاّ، لا أحتاج مذكّرة، ستنصّ شهادتي على أنّ أخاك أدخلني |
| Ağabeyinin şövalyeliğine ve Shiring kontluğuna destek çıkarım. Hayır! | Open Subtitles | سأدعم أخاكِ بالمال حتى يصبح فارساً ويستمر في طلب لقب الحاكم |
| Buna bakıp da Ağabeyinin el yazısı olup olmadığını söyleyebilir misin lütfen? | Open Subtitles | هل يمكن ان تخبريني هل هذا الخط لأخيك أم لا ؟ من فضلك |
| 19 Eylül 1992'de, Carine McCandless Ağabeyinin külleriyle beraber Alaska'dan güney sahiline uçtu. | Open Subtitles | في التاسع عشر من سبتمبر 1992, كارين ماكاندليس طارت و معها رماد اخيها |
| Evet ama buna, Ağabeyinin bana karşı olan gıcıklığını da ekle. | Open Subtitles | نعم، أضيفي لذلك أنّ فيّ ما يزعج أخاها |
| Ağabeyinin sana dediğini yap. | Open Subtitles | توقف عن استفزازي, يافتى و افعل بما يخبره بك اخاك |
| Ağabeyinin ona yazdığı mektupları yatak odasındaki aynanın kenarına sıkıştırmış, tekrar tekrar okuyor. | TED | تحتفظ أنيسا بالرسالة التي كتبها لها أخوها بإطار المرآة بغرفة نومها، تقرأها مراراً وتكراراً. |