Her zaman, yine kardeş olarak reenkarne olmanızın acımasız ve kalıcı bir kader olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | كم هى قاسية و صلابه تلك الصلة حتى تُستنسخا كلتاكما كاختين مره اخرى انت الوحيدة التى يمكنها انقاذ باق ها الان |
Onu incittiğimi biliyorum ama boşandığımızda da acımasız ve kindardı. | Open Subtitles | قاسية و انتقامية في الطلاق |
acımasız ve hain. | Open Subtitles | "قاسية و كاذبة" |
Ama buluşmalarınız acımasız ve incelikten yoksun kaldı. | Open Subtitles | تحاولين، وتحاولين لكن مواجهاتك معه تبدو محرجة وقاسية |
Seni manipülatif ve acımasız... Ve şu an bu kadar yalnız hissettiğin için suçlayabileceğin tek kişi de sensin. | Open Subtitles | كنتِ مناورة وقاسية, الشخص الوحيد الذي يجب لومه لشعورك بالوحدة الآن هو أنتِ. |
Ama buluşmalarınız acımasız ve incelikten yoksun kaldı. | Open Subtitles | لكنّ مواجهاتك معه تبدو مُحرجة وقاسية |
Aylayıp ağlayıp uyuyakalacak biliyorum ama çok acımasız ve garip geldi. | Open Subtitles | أعلم أنه من المُفترض علينا أن نتركها تبكي حتى تنام لكن أتحدث عن القسوة وغير الإعتيادية المُتعلقة بذلك الأمر |
- Bu acımasız ve olağan dışı. - Sahi mi? | Open Subtitles | هذا تعريف القسوة وغير الاعتيادية |
Çünkü hayat korkutucu ve acımasız ve kabul edilemez ve aynen böyle bir seçim yapmalıydın. | Open Subtitles | لأن الحياة مخيفة وقاسية ومتقلبة |
Acımasız, ve merhametsiz. | Open Subtitles | صعبة وقاسية بدون رحمة أو شفقة |