Afganistan'a geri döndük, çünkü sonraki yıl geliyordu ve destek olmak istiyorduk. | TED | وعدنا الى افغانستان لان العام القادم كان اتيا و علينا ان ندعمه |
Afganistan'a seyahatlerim çok uzun yıllar önce ülkemin, anavatanımın doğu sınırında, Polonya'da başladı. | TED | رحلاتي الى افغانستان بدات منذ سنوات مضت على الحدود الشرقية لبلدي, موطني ,بولندا |
Hatta dostum Sovyetlerle savaştıkları sırada Afganistan'a bile mal götürdüm. | Open Subtitles | اننى حتى وردت الى افغانستان عندما كانوا يقاتلوا السوفييت امثالي |
İki kuşak önce, Kore, bu günkü Afganistan'ın yaşam şartlarına sahipti. Ve eğitimde performansı en düşük olanlardan biriydi. | TED | قبل جيلين كان مستوى المعيشة في كوريا كمستوى المعيشة في أفغانستان اليوم، كان نظامها التعليمي من بينالأنظمة الأقل كفاءة. |
Afganistan tarihinin en gözde televizyon dizisi oldu. | TED | وهي تعتبر أكثر عرض تلفزيوني يحظى بالمتابعة في التاريخ الأفغاني. |
Ama doğum günü çocuğunun farkında olmadığı ayı kılığındaki kişinin Afganistan'daki ikinci seferinden evine dönüş yapan babası olduğu. | Open Subtitles | لكن صبي عيد الميلاد لا يدرك أن الدب المتنكر هو في الحقيقة والده عائد للوطن من الجولة الثانية بأفغانستان |
Irak ve Afganistan son örnekleri olacak Batının bunu tek başına yapmaya çalıştığı, ve başaramadık dahi. | TED | تخميني أن العراق وأفغانستان هي المرتان الأخيرتان حيث يحاول الغرب القيام بالأمور بذاته، ولم ننجح. |
Bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm ama Afganistan seçimlerine kadar raporunuzu bekleteceğiz. | Open Subtitles | أنا آسفة لقول ذلك يا جنرال لكننا سننظر في تقريرك بعد الانتخابات الأفغانية |
Afganistan'da olsa, elleri kesilmiş halde sokakta keçiler tarafından sürüklenirdi. | Open Subtitles | في افغانستان كانت لتجر في الشوارع بواسطة الماعز ويديها مقطوعتين |
Çift haneli enflasyon, ekonomik düşüş, petrol kirliliği, Afganistan'da savaş. | Open Subtitles | تضخم مالي وهبوط اقتصادي انسكاب النفط ، وحرب في افغانستان |
Afganistan'dayken daha önce hiç gitmediğimiz bir yerde devriye gezilmesi emri verdim. | Open Subtitles | في افغانستان تلقيت امرا بان اخذ دوريه الى مكان لم نطأه قبلا |
Çünkü Afganistan'da yapmış olduğumuz en kötü şey başarısızlığın bir seçenek olmadığı fikrini yaratmak. | TED | لأن اسوأ شيء قمنا به في افغانستان هو هذه الفكرة بأن الفشل ليس خياراً |
Ama daha da önemlisi, geri dönmek istedik çünkü Afganistan'daki bu insanlar birer kahramanlar. | TED | والأكثر اهميه كان علينا العودة لان هؤلاء الناس في افغانستان هم الابطال |
Bence kendisi Afganistan ve Irak'taki uluslararası politik ilişkilerde en inanılmaz adamlardan biridir. | TED | واعتقد بأنه احد اروع الرجال بعلاقته بالسياسات الخارجية في افغانستان والعراق |
Birgün Afganistan'daki en büyük okulun bir kız okulu olduğunu gördüm. | TED | رأيت في احد الايام, اكبر مدرسة في افغانستان, فتيات المدرسة. |
Afganistan'ın ciddi bir güvenlik sorunu olduğunu biliyoruz. Afganistan, dünyada bir çoğumuz içindir. | TED | أفغانستان، نعلم أي مشكلة أمنية حقيقية تشكلها أفغانستان بالنسبة للكثير من أنحاء العالم. |
Ve 14 yıl önce Afganistan'da tanıştığım ve kendi çocuğum olarak evlat edindiğim kız var çünkü annesi bir devrimciydi ve öldürülmüştü. | TED | و هناك فتاه قابلتها فى أفغانستان منذ 14 عاماً مضت التى تبنيتها كإبنه لي لأن أمها قد قُتلت حيث كانت والدتها ثوريه |
Daha sonra, Kabil'e gittim ve Taliban'ın düşüşünün ardından Afganistan'da çalıştım. | TED | لاحقا، سافرتُ إلى كابل و عملتُ في أفغانستان بعد سقوط طالبان. |
Oraya askeri operasyon düzenleyemeyiz. Kurtarma ekibi sizi Afganistan'dan alabilir. | Open Subtitles | فريق الإخراج يمكنه إلتقاطكم في الجانب الأفغاني. |
Afganistan'daki bir dağın eteğinde hayatını kaybeden üç deniz komandosunu toprağa veriyor. | Open Subtitles | لحضور مراسم دفن ثلاثة جنود من البحرية، لقوا حتفهم في الجبال بأفغانستان |
O bir savaş gazisi, Irak'ta ve Afganistan'da orduya hizmet etmiş. | TED | هو محارب مخضرم، قد خدم في العراق وأفغانستان |
Büyük skalada ise bu Afganistan Seçimleriyle ilgili olarak yayınlanan bir veri karışımıdır. | TED | المستوى الكبير، هذه هي خارطة للبيانات التي نشرت عن الإنتخابات الأفغانية. |
Ama problem, bu fikirlerin sadece Afganistan'da değil, İslam dünyasının çoğunda toplumun hayal dünyasında yer elde edememesiydi. | Open Subtitles | المشكلة أن تلك الأفكار لم تثر مخيلة الجماهير ليس فقط الأفغان |
Afganistan sert, haşin bir üçüncü ülkesiydi ve hep öyle kalacak. | Open Subtitles | افغنستان كانت ولازالت وستظل تعريفا لدول العالم الثالث |
Afganistan Demokratik Halk Partisine bağışlandı. | Open Subtitles | للحزب الديمقراطى الشعبى الأفغانى |
"Bu yüzden bütün Pakistan ve Afganistan... dünya üzerinden silinmeli mi"? | Open Subtitles | وأن كل أفغاني وباكستاني يجب إزالته عن سطح الأرض ؟ |
11 Eylül'den sonra ölüm listesinde yedi kişi vardı Irak'ta ise iskambil kağıtlarında 55 kişi Afganistan'da binlercesi bulunuyordu. | Open Subtitles | بعد الـ11\9 كان هناك 7 أشخاص في قائمة القتل. في العراق 55 ضمن مجموعة الكروت، في أفغانستان أصبحوا ألوفًا. |
Ve bu sayede Afganistan'ın saklı ışığını, nurunu buladildim. | TED | وبهذه الطريقة استطعت ان اجد النور, الضؤ الخفي لافغانستان. |
Korucu bilmiyorum farkında mısınız ama burası Afganistan değil, burası Texas. | Open Subtitles | أيّتها الحارِسة ... أنا لا أدري إن كُنتِ لاحظتِ (ولكن هذه (تكساس (وليست (أفغانِستان |
Afganistan'da yüzden fazla isyancı kampının baskınına liderlik ettim. | Open Subtitles | لقد شنت في أفغنستان أكثر من 100 غارة على معسكرات المتمردين. |
Dünya gündeminin hemen ortasında yer alan bir ülke olan Afganistan'nın Maliye Bakanı olarak görev yapmıştın. | TED | كنت وزير للمالية في ا فغا نستان ، دولة تعتبر في مركز اهتمام كثير من دول |