Ahmet'ini buz mu yoksa kum mu yuttu yoksa Akrepler mi ısırdı? | Open Subtitles | ربما كان أحمدك قد إبتلعه الثلج أو الرمال أو عضّته العقارب ؟ |
Akrepler avlarını deniz dışında avlamaya başladı, sülükler solucan haline geldi. | TED | العقارب إتبعت فريستها خارج البحر. و الديدان أصبحت قواقع. |
İsis ve Horus mütevazı barınaklarına yerleştiğinde, Akrepler varlıklı kadının ilahi sahibelerini rencide etmesine çok öfkelendiler. | TED | عندما استقرّت آيزيس وهورس في مسكنهم المتواضع، ثارت ثائرة العقارب من إهانة المرأة الثريّة لسيّدتهم. |
Evet, Akrepler besinlerin önsindirimini vücudunun dışında avının üstüne kusarak yapar. | Open Subtitles | نعم، عقارب تهضم غذائهم خارج جسمهم... بالتقيّأ في فريستهم. |
Her neyse, yesene. Bu Akrepler nefis! | Open Subtitles | على أي حال ، دعونا نتناول الطعام ، هذا العقرب جيد |
Ağaç yok, ot yok ve hayvan olarak sadece engerekler ve Akrepler var. | Open Subtitles | لاتوجد شجرة, ولا قطعة عشب اخضر والحيوانات الوحيد هناك هي العقارب والزواحف |
Peki o Akrepler ve sırtlanlar geldiğinde ne olacak? | Open Subtitles | إذن ، ماذا بشأن العقارب والذئاب وما على شاكلتها |
Nesiller boyu Kara Akrepler denen seçkin savaşçılar, bütün komşu kabileler üzerinde hüküm sürdü. | Open Subtitles | وبالنسبة للاجيال ، هي نخبه ووريورز وتدعى العقارب السود, سادت على جميع القبائل المجاورة. |
Kara Akrepler arasında en ünlüsü Ashur idi. | Open Subtitles | الاكثر شهرة بين العقارب السوداء كان اشور |
Ashur, çocuğun Kara Akrepler'e... katılma onuru için yarışma iznini reddetti. | Open Subtitles | اشور ترفض السماح للصبي المنافسة لشرف الانضمام الى العقارب السوداء |
Akrepler insanlara saldırmaz. | Open Subtitles | الأمر بخصوص العقارب هو أنهم لا يتجهون للبشر. |
Büyük Akrepler zararsızdır. | Open Subtitles | في حالة العقارب كلما كانت أكبر ، كلما كان أفضل |
Akrepler avlarını zehirle felç eder. Bu o sıvıyı da açıklayabilir. | Open Subtitles | تشلّ العقارب حركة ضحاياها بالسمّ، وقد يفسّر ذلك السائل الأزرق. |
Akrepler hakkında belki de en şaşırtıcı şey: Evrimsel bakış açısına göre, avlarını yakalama biçimleridir. | Open Subtitles | ولعل أروع شيء عن العقارب من المنظور التطوري الطّريقة التي يمسكون بها فرائسهم. |
İşte bu yüzden Akrepler ve kurbağalar örneğini veriyorum ben. | Open Subtitles | إبن عرس؟ لهذا أنا دائما أختار العقارب و الضفادع |
Şimdiye kadar bilim insanları tüm çabalarını çok karizmatik, çok tehlikeli hayvanların üzerinde topladı: engerek yılanları ve kobralar veya Akrepler ve karadullar. | TED | إلى الآن، ركز العلماء جهودهم على الحيوانات الخطرة... الأفاعي والكوبرا أو العقارب وعنكبوت الأرملة السوداء. |
- Bacasından Akrepler atalım. | Open Subtitles | . أو نلقي العقارب في مدخنة مدفأته - . أو السلطعون - |
Siyah Akrepler. Kötü bir efendi için çalışıyorlar, Fang. | Open Subtitles | "العقارب السوداء" "يَعْملونَ لأحد أسياد الحربِ، الشريّرة "فانج |
Hayır, çocuklar, aslında Akrepler var. | Open Subtitles | لا ، يا رفاق ، في الواقع هذه عقارب. |
Sarayda Akrepler mi varmış? | Open Subtitles | هل هناك عقارب في القصر |
Akrepler, Sırp ölüm timi, Bosnalı müslümanlara karşı savaş suçları işlediler. | Open Subtitles | قوات العقرب و فرق الموت الصربية أرتكبت جرائم حرب ضد المسلمين البوسنيين. |
Hayır, sadece iğneler değildi orada aslanlar var ve ve ve yılanlar ve Akrepler. | Open Subtitles | لا, لم تكون الابر وحدها لانه عندما اصل الي هناك لديهم اسود و كذاك أفاعي وعقارب |