Ortada aktif bir enfeksiyon yokken eski enfeksiyonların zararsız kalıntılarına ataklar başlar. | Open Subtitles | و عندما لا يجد عدوى نشطة يبدأ بمهاجمة بقايا العداوى القديمة البسيطة |
Ortada aktif bir enfeksiyon yokken eski enfeksiyonların zararsız kalıntılarına ataklar başlar. | Open Subtitles | و عندما لا يجد عدوى نشطة يبدأ بمهاجمة بقايا العداوى القديمة البسيطة |
Java'daki aktif volkanı filme çekerken kameralarımız zorlu bir sınavdan geçti. | Open Subtitles | التصوير عند بُركان نشط في جافا قد إختبر الكاميرا لنقطة الانهيار |
O, aktif ruhlardan biri olabilir bazen yağmur yağdıktan sonra görünüyorlar. | Open Subtitles | قد تكون واحدة من الأرواح النشطة الكثيرة نراها أحياناً بعد المطر |
- 24 nükleer füzemizin tamamı aktif oldu. - Bu doğru olamaz. | Open Subtitles | ـ لقد تم تفعيل جميع الـ24 الرؤوس النووية ـ هذا ليس صحيحاً |
Burada Pentagon'un stratejik planlama grubunda... aktif bir statü almak istediğin söyleniyor. | Open Subtitles | مدونٌ هنا بأنك تريد حالة نشطة في مجموعة تخطيط وزارة الدفاع الاستراتيجية |
İyi, o zaman kralın uyuşturucu halkası hala aktif gemektir. | Open Subtitles | يعني ذلك أيضا بناء خاتم الملك المخدرات لا تزال نشطة. |
Morglarımız hastanede oluyor, ama aktif bir vaka olduğundan cesedi yakında tutacaklar. | Open Subtitles | مشارح الجثث في المستشفى و لكن .. بما أنها في قضية نشطة |
Bilgi toplamak için aylar harcanan bir soruşturma nasıl iki gün aktif olabilir? | Open Subtitles | كيف يكون هناك استجواب نشط ليومان فقط عندما يستغرق جمع المعلومات اشهر ؟ |
Beyler, şu an zor durumda olduğumuzu ve diğer fonumuzu almamız için 250,000 günlük aktif kullanıcıya ihtiyacımız olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | يا رفاق أعرف اننا فى موقف صعب الان ونحتاج ربع مليون مستخدم يومى نشط لنحصل على حصتنا التاليه من التمويل |
Burda yazdığına göre, kontrol çizgisi görününce, test aktif oluyormuş. | Open Subtitles | انه يقول هنا, عندما يظهر خط السيطرة يعني انه نشط |
aktif haldeki savaş bölgeme sivil teçhizat gönderemezsin. Anlatabiliyor muyum? | Open Subtitles | في منطقة الحرب النشطة الخاصة بي ، هل تفهم هذا؟ |
Bunları aktif hale geçirecek yani program aracılığı ile bu parçaların kıvrılabilmesini sağlayacak enerjiye de ihtiyacımız olacak. | TED | نحتاج إلى طاقة تمكن من تفعيل ذلك، تسمح للأجزاء بأن تنكمش انطلاقا من البرنامج. |
Emin olduğum şey iyi bir kas yapısı olduğu, hatta spor sütyeninin yanık izleri var, demek ki aktif biri. | Open Subtitles | ما اعرفه ان لديها قوة عضلية جيدة وحتى لديها اثار في جسدها من حمالة صدر رياضية تشير الى انها نشيطة |
Bu da Boston Dynamics'in ürettği, ilk aktif robot kuyruğu. | TED | وهذا أول ذيل فعال في روبوت صنعوه في بوستن داينامكس |
Sinyal aktif bir solucan deliğinin yarattığından binlerce kez daha zayıf olacaktır. | Open Subtitles | الاشارة أضعف بالاف المرات من الحدث الذي تسبب به الممر الدودي النشط |
Neden bu kadar azımız aktif, sağlıklı ve kişilik bozukluğu olmadan kaldık? | Open Subtitles | ..لماذا ظل القليل جداً منا نشطاً وبصحة جيدة ودون اضطرابات في الشخصية؟ |
Uyku, bizi iyileştiren ve bir sonraki uyanma sürecine hazırlayan çok aktif bir mekanizmadır. | TED | النوم هو طريقة فعالة جدًا للراحة والتعافي وهي تهيئنا لفترة الاستيقاظ التالية. |
Bizim bu çalışmamız bulmaya, desteklemeye ve dünya vatandaşlarını aktif hale getirmeye odaklıdır. | TED | عملنا يتركز على إيجاد. ودعم و تنشيط المواطنين العالميين. |
Bu da her koşulda 24 saatlik aktif periyotta 0,3 işlev bozukluğuydu. | Open Subtitles | هذا عطل بمعدل 0.3 خلال فترة تشغيل امتدت فترة 24 تشغيل ساعة سواءً كان متزامناً أم لا |
aktif duruma geçtiğinde, bir gezegenden diğerine anında aktarım mümkün olur. | Open Subtitles | بمجرد تفعيلها لديها القدرة على النقل من كوكب لآخر على الفور |
Reddedildi. Jüride 9 tane aktif görevde asker var. | Open Subtitles | مرفوض لدى تسعة جنود يؤدون الخدمة الفعلية فى هيئة المحلفين |
Egzersizleri park su sisteminin aktif bir parçasını oluşturur. | TED | تصبح تمارينهم جزءًا فعالاً من النظام المائي للحديقة. |
Sen uyurken beyninde olup bitenler hafızamızın çalışma şekli için önemli olan yeniden yapılanmanın yoğun bir aktif sürecidir. | TED | وما يحصل في دماغك وأنت نائم هي فترة حادة النشاط من إعادة الهيكلة الضرورية لعمل الذاكرة. |