Pantolonunu kaybetme alışkanlığını bir an evvel bırakmalısın. | Open Subtitles | عليك التخلص من هذه العادة السيئة لفقدانك سراويلك. |
Bu inanılmaz sinir bozucu konuşma alışkanlığını sadece kendi söylediklerini duymaktan zevk aldığın için geliştirdin. | Open Subtitles | لقد طورت تلك العادة المزعجة بالحديث فقط لتستمتع بأن تسمع نفسك تتحدث |
Ve özellikle de senin şu esrar alışkanlığını doyurmaz. | TED | إنها لا تشبع عادتك في التحشيش بشكل خاص. |
Madem öyle, o kahrolası alışkanlığını bırak, çünkü kız arkadaşının bu hafta sana ihtiyacı var. | Open Subtitles | حسناً,أترك عادتك الخاصة بك , لأن صديقتك حقاً بحاجة اليك في نهاية الأسبوع |
Bu günlerde Londra'da sigara alışkanlığını sürdürmek imkansız. | Open Subtitles | من المستحيل الحفاض على عادة التدخين في لندن هذه الأيام |
Uyuşturucu alışkanlığını beslemeyeceğiz. | Open Subtitles | نحن .. لن نساعدها في إدمانها |
Artık binek atı değil. alışkanlığını kaybetmiş. | Open Subtitles | هذا الحصان لم يعد يصلح للركوب لم يعتاد ذلك |
Birkaç ay önce onun da hipnotizmayla alışkanlığını bırakmasını sağladım. | Open Subtitles | أنا عاملتها بضعة أشهر مضت، باستخدام التنويم المغناطيسي لكسر هذه العادة. |
alışkanlığını bırakman için başlaman gereken adım bu. | Open Subtitles | هذه هي البداية التي تحتاجها كي تتخلص من العادة |
Ve bundan dolayı, tekil bir şirket, tekil bir ihracat ülkesi için "Biz, büyük şirketlerin bu ölümcül ve feci rüşvet verme alışkanlığını devam ettirmeyeceğiz." demeyi zorlaştıran gerçekten bir "mahkûm ikilemi" oluşmuştu. | TED | و لذلك بالتأكيد وقعنا سجناء لتلك المعضلة و التي جعلت الأمر غاية في الصعوبة للشركة المنفردة أو للبلد المصدرة في حد ذاتها لتقول, نحن لن نترك تلك العادة القاتلة المدمرة من رشوة الشركات الكبري أن تستمر. |
- Şu iğrenç alışkanlığını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | حفظ العادة المقززة لديك؟ أي واحد؟ |
Peki ya bunu tersine çevirirsek ve interneti tersine çevirirsek, bir şeyden bir başka şeye gitmektense, birçok şeyden başka birçok şeye gitme alışkanlığını edinirsek, ve normalde saklı olan kalıpları görebilmeye başlarsak? | TED | ماذا لو كنا نستطيع أن نقلب هذا رأسا على عقب ونقلب شبكة الانترنت رأسا على عقب ، ذلك أنه بدلا من التحول من شيء واحد إلى آخر ، تصبح لدينا العادة أن نكون قادرين على الانتقال من أشياء كثيرة لأشياء لأكثر ، ومن ثم التمكن من الاطلاع على الأنماط التي كانت من قبل مخفية؟ |
Megan, bu yeni alışkanlığını seveceğimi düşünmüyorum. | Open Subtitles | (ميغان)، لا أظن إنني أحب هذه العادة الجديدة. |
- Hey, bırak beni Bass. - Archibald alışkanlığını üzerinden at önce. | Open Subtitles | انت أتركني ياباس اتركي عادتك مع ارشيبالد |
alışkanlığını onaylamıyorum, ama... | Open Subtitles | شكراً لكِ أنا لا أؤيد عادتك ولكنني لم أعد |
Tamam, anlıyorum bu Zack ile takılma alışkanlığını atmana yardım ediyor, | Open Subtitles | انظري , انا اعرف انك تظنيين ان هذا بطريقه ما يساعدك على تجاوز عادتك مع التسكع مع زاك |
Kibritleri, ayakkabının tabanında yakma alışkanlığını hatırladım da. | Open Subtitles | تذكرت عادتك الساحرة بإيقاد أعواد الكبريت بأسفل حذائك |
Bugünlerde Londra'da sigara alışkanlığını sürdürmek imkânsız. | Open Subtitles | من المستحيل أن تحافظ على عادة التدخين في لندن هذة الأيام |
Evdeki tüm emzikleri topluyorum çünkü Joe bugün bu alışkanlığını bırakacak. | Open Subtitles | أنا أجمع كل لهّاية بهذا المنزل لأنه من اليوم فصاعداً (جو) سيتوقف عن إدمانها |
Evdeki tüm emzikleri topluyorum çünkü Joe bugün bu alışkanlığını bırakacak. | Open Subtitles | أنا أجمع كل لهّاية بهذا المنزل لأنه من اليوم فصاعداً جو) سيتوقف عن إدمانها) |
Artık binek atı değil. alışkanlığını kaybetmiş. | Open Subtitles | هذا الحصان لم يعد يصلح للركوب لم يعتاد ذلك |