Benim, annen. Nadine Brennan şu an kasabada. Onunla ve annesiyle alışverişte karşılaştım. | Open Subtitles | انها والدتك ليني في المدينة، التقيت بها تتسوق مع والدتها |
Tasha'yla alışverişte. | Open Subtitles | إنها تتسوق مع تاشا |
alışverişte bana yardım eder misin? | Open Subtitles | أتمانعين بأن تأتي معي للتسوق لشراء اغراض النزهة ؟ |
Üzgünüm ama annen alışverişte. | Open Subtitles | أنا متأسف ولكن أمك ذاهب للتسوق |
- alışverişte. | Open Subtitles | أتسوق. |
Beni ararsanız, alışverişte olacağım.. | Open Subtitles | إن سأل عني أحد، سأكون .. في مركز التسوّق |
Bir keresinde karıma alışverişte yardım etmişti. | Open Subtitles | انها تساعد زوجتي بالتبضع بين الفينة والأخرى |
Çünkü hala Scotty ile alışverişte. | Open Subtitles | لأنها ما زالت تتسوق مع "سكوتي" |
alışverişte. | Open Subtitles | فهي تتسوق من متجر الخضروات |
- alışverişte olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد إعتقدتُ بأنها كانت تتسوق. -بروك)؟ |
Bayan X alışverişte. | Open Subtitles | السيدة (أكس) تتسوق |
- Annem alışverişte babamsa işte şu an. | Open Subtitles | إنه يوم أمي للتسوق وأبي في العمل |
Onu doktora götür Ethan'ı al, alışverişte git, yemeği hazırla hayali lanet kariyerimi ayakta tutmaya çalış. | Open Subtitles | جلب (إيثين), الذهاب للتسوق إعداء العشاء محاولة إنعاش, عملي اللعين غير الموجود |
- alışverişte olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنها ذهبت للتسوق - وأنا أيضا - |
- Merhaba! - Herkes alışverişte miydi? | Open Subtitles | -أذهبتم جميعاً للتسوق ؟ |
- alışverişte. | Open Subtitles | - كنت أتسوق |
Hatta, dün alışverişte iki tane alıngan tekerlekli sandalyeli gördüm. | Open Subtitles | في الحقيقة، قابلت رجُلين معنوياتهما عالية على كراسي معاقين البارحة في مركز التسوّق |
Sen alışverişte çok iyisin, düşündüm de... | Open Subtitles | وأنت رائع جداً بالتبضع |