Biliyorum şimdiye kadar hepsini planlamalıydım tüm amaçlarım belli olmalıydı. | Open Subtitles | أعلم أنه من المفروض أن كل هذا يجب أن يكون مخططاً و أهدافي محددة. |
Kendi amaçlarım için kullanmak adına delilleri ödünç almaya başlarsam... | Open Subtitles | إذا بدأت بإستعارة الأدلة لاستخدمها في أهدافي الخاصة |
Asla evlenmeyeceğimi bir türlü kafası basmıyor çünkü Merdiven'i tırmanmak gibi büyük amaçlarım var. | Open Subtitles | إنها لا تفهمُ اننى لن اتزوج لأنه لدي طموحات كبيرةٌ للغايه |
Farklı isteklerim, farkı amaçlarım var. | Open Subtitles | . و لدي طموحات مخيفة أكبر من ذلك |
Evet, ama sizinle ilk bağlantıya geçtiğimde amaçlarım veya bu görevin tehlikesi konusunda pek dürüst değildim hatırlarsan. | Open Subtitles | نعم، ولكن إن تذكرت، فعندما جندتكم أولاً لم أكن صريحًا تمامًا بشأن دوافعي أو بشأن مدى الخطر المحتمل في هذه المهمة |
amaçlarım doğruydu, fakat yıllarca hapsolmuş olmak yargılarımı zayıflattı; sebebim belirsizleşti. | Open Subtitles | نواياي كانت صحيحة لكن سنوات من السجن اضعفت حكمي ، اعتمت سببي كنت غبيا |
Claire Fraser'ın cehaletinden yararlanarak amaçlarım için onu büyüledim. | Open Subtitles | أستغليت جهل كلير فرايزر و سحرتها من أجل أهدافي الخاصه |
Bu amaçlarım için mükemmel. | Open Subtitles | وإنها لطريقةٌ ممتازة لتحقيق أهدافي |
- Benim amaçlarım için yapılacak. | Open Subtitles | سأعمل على تحقيق أهدافي |
- amaçlarım var. | Open Subtitles | ولكن لي أهدافي. |
Şimdi hayattaki amaçlarım | Open Subtitles | والآن طموحات حياتي ذهبت أدراج الرياح، |
Bak, benim başka amaçlarım olduğunu sanıyorsun. | Open Subtitles | اسمع أسأت فهم دوافعي الداخليه |
amaçlarım iyi ancak kalbim, aklım ve taşaklarım evlât koduğumun kutsal teslisinin hepsi biliyor. | Open Subtitles | نواياي جيدة، لكنّ قلبي وعقلي يابُني، الجميعُ يعلم حالهم |