Yani bilmek istediğin, medyada denildiği gibi Reno'da ölü bir Vago'nun uyuşturucu anlaşmasının muhtemelen ters gitmesi üzerine mi öldüğü... | Open Subtitles | ماتريد أن تعرفه هو أن الإعلام يقول بأن عضو من عصابة الفاقوز ميت بسبب أن صفقة مخدرات انحرفت عن مسارها |
- Bir iş anlaşmasının ortasındayım! | Open Subtitles | ــ أنا ملتزم بصفقة ــ حسنا ً , إذن هذه صفقة جديده الآن |
Rıhtıma yanaşma ve tekne konut anlaşmasının bir kopyasını aldım. | Open Subtitles | لدي نسخة من اتفاقية المرسى ونسخة من شهادة إسكان القارب |
Ve Cenova anlaşmasının ruhuna uygun olarak sizlere nasıl iyi muamele edildiğini görmelerini. | Open Subtitles | ويرى كم نحسن معاملتكم.. وفقا لروح اتفاقية جينيف |
Douglas annenin anlaşmasının bağlayıcı olmadığına karar verdi. | Open Subtitles | قرّر دوغلاس أمّك إتفاقية مناعة ما كانت أبدا تربط. |
Ateşkes anlaşmasının maddeleri. | Open Subtitles | جزء إتفاقيةِ وقف إطلاق النارَ. |
Nükleer silahların yayılımını önleme anlaşmasının şerefine. | Open Subtitles | آه، على شرف معاهدة عدم انتشار الأسلحة النووية. |
Ada satışı anlaşmasının üstünden geçmek için dün gece avukata uğradım. | Open Subtitles | لقد توقفت عند المحامي ليلة أمس لمراجعة صفقة بيع الجزيرة |
Katil, Matt Parker bir uyuşturucu anlaşmasının parçasıyken, olay cinayete döndü ve yakalandı. | Open Subtitles | لتورطهم في صفقة مخدرات قد آلت إلى جريمة قتل |
Ve sonra aniden, kariyerimizin en büyük anlaşmasının ortasında ikizlere bakmaya karar verdin? | Open Subtitles | ثم فجأة أنت من المُفترض بك أن تعتنى بتوأم بينما نحن لدينا أكبر صفقة فى حياتنا؟ |
Kıyı şeridi anlaşmasının iptal olduğunu söylemem gerekliydi. | Open Subtitles | كان على إخباره أن صفقة الواجهة البحرية إنتهت |
Ama sadece gayrimenkul anlaşmasının güneye gittiğini, endişelenmemem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | أنها صفقة عقارية أفسدت ولا داعي للقلق عليها |
Karşılığında, liman anlaşmasının ilerlemesi için nüfuzumuzu kullanacaktık. | Open Subtitles | في مقابل ذلك نستخدم علاقاتنا لإنجاح صفقة الميناء |
Diplomatik bir çanta Viyana anlaşmasının 27. maddesine göre korunma altında. | Open Subtitles | انها حقيبه دبلوماسيه المحميه تحت الماده 27 من اتفاقية فينا |
BM Ticaret anlaşmasının imzalanmasıyla 1,5 milyar çinli dünya pazarlarına girme imkanı... | Open Subtitles | بالتوقيع على اتفاقية التجارة الحرة سينفتح امام 1.5 مليار صيني كل الاسواق العالميه |
Böyle devam ederse, barış anlaşmasının meşruiyeti ortadan kalkabilir. | Open Subtitles | وإن استمر، قد يؤدي ذلك إلى إفشال اتفاقية السلام |
Bunlarda onun evlendiğimde evlilik anlaşmasının yanında alabilecek kadar şanslı olduğum iki çocuk. | Open Subtitles | وهذان... هذان هما الولدان الذان كنت محظوظاً بالحصول عليها.. في إتفاقية زواجي منها. |
Bu hep sermaye ortağı anlaşmasının bir parçasıydı. Aile hukuku üzerinde bir kontrolüm yok. | Open Subtitles | لطالما كان هذا جزء من إتفاقية حقوق الملكية |
Ateşkes anlaşmasının maddeleri. | Open Subtitles | جزء إتفاقيةِ وقف إطلاق النارَ. |
Bu barış anlaşmasının hazırlanması uzun zaman aldı. | Open Subtitles | لن يطول الأمر على صنع معاهدة السلام هذه |
Herneyse bu gizlilik anlaşmasının bir hata olduğuna karar verdim. | Open Subtitles | على أي حال قررت بأن هذه الاتفاقية كانت خطئاً |
O dokunulmazlık anlaşmasının hemen elime geçmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أضع يدي على إتّفاق الحصانة الآن |
Dul'un petrol sahalarının sahipliğini vakıf anlaşmasının ihlali olarak düşünüyor ve toplantı yapmak istiyorlar. | Open Subtitles | ينظرون إلى أن إمتلاك حقول نفط الأرملة يعتبر إنتهاكاً لمعاهدة التأسيس .. يريدون التفاوض |