Anladığım kadarıyla Meryton'daki Philips teyzenizi çok sık ziyaret ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تزورين خالتك السيدة فيليبس فى البلدة بأنتظام كما فهمت |
Genişleyerek inen merdivenle ilgili yazılar okudum sadece, ama Anladığım kadarıyla o merdivenlerden balo elbiseleriyle inmek hanımların hoşuna gidermiş. | Open Subtitles | لقد قرأت فقط حول السلالم المتتالية ولكن أنا أفهم أن السيدات يحببن النزول عليه. في حفلة موسيقية بالثياب الخاصة بهم. |
Anladığım kadarıyla Alexander, kişinin kendisini... ..özgür iradesiyle... ..bir sanat eserine dönüştürmesinin insana özgü bir şey olduğunu söylemek istedi. | Open Subtitles | حسب فهمي لكلمات أليكساندر إنّ من المميّزات الخاصة للإنسان القدرة على التّحوّل بإرادته الحرّة إلى عمل فنّي |
Anladığım kadarıyla bu delikanlıyı el altından lobi görevlisi olarak almışsınız. | Open Subtitles | هل أحاول أن أفهم أنك عينتهذاالشابخلسة.. في وظيفة فتى الردهة؟ .. |
Anladığım kadarıyla bu birim, son beş yılda ateş hattında sadece 2 ajan kaybetti, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، مما فهمته ، خلال الخمس سنوات الماضية فقد هذا المكتب عميلين فقط وقد كانا في منطقة إطلاق النار |
Anladığım kadarıyla oğlunu ziyaret etmek için planlarında değişiklik yapmış. | Open Subtitles | على حد علمي فقد خرج عن جدول مواعيده ليزور ولده |
Anladığım kadarıyla bir de seni tutan Ron Saris var. | Open Subtitles | دون ذكر " رون ساريس " الذي وظفك كما أفهم |
Anladığım kadarıyla birkaçınız kendisiyle paylaşmak için birkaç özel eşya getirmiş. | Open Subtitles | أتفهم أن واحد أو اثنين منكم أحضر شيئاً شخصياً ليشاركها معها |
Anladığım kadarıyla, yanında bir karışık ırk şeması getirmişsin. | Open Subtitles | حسناً، كما أرى أنتِ أحضرتي لوحة أجناس مختلطة معكِ |
İkiniz de gençsiniz. Anladığım kadarıyla evleneceksiniz. | Open Subtitles | أنتما شابان و كما فهمت أنه قد تمت خطبتكما للزواج |
Anladığım kadarıyla babasının arazisi Mr Collins'e kalacak. | Open Subtitles | أملاك والدها ستورث لك كما فهمت ياسيد كولينز |
Anladığım kadarıyla iki kızınız var ve onların sosyeteye tanıtılmalarını istiyorsunuz? | Open Subtitles | لديك إبنتان ، كما فهمت ، وتود أن يتم تقديمهم للمجتمع؟ نعم. |
Ted Halstead: Anladığım kadarıyla, ABD'de Başkan Trump'la ilgili birçok kişi oldukça karamsar. | TED | تيد هالستيد: حسناً، أفهم أن كثيرًا من الناس متشائمون حول ما يحدث في الولايات المتحدة مع الرئيس ترمب. |
Anladığım kadarıyla, yarın, katil dürtülerine tanıklık etmen gereken bir duruşman var. | Open Subtitles | أفهم أن لديك محاكمة سماعية غداً, به يجب عليك أن تدلو بدوافعك للقتل. |
Anladığım kadarıyla arkadaşınızın davranışı yüzünden çocuklarınız zarar görebilirmiş. | Open Subtitles | أجلس على حسب فهمي أن ذلك الأذى قد يصل إلى أطفالك |
- Neden? Anladığım kadarıyla yazarmışsın. | Open Subtitles | إننى أفهم أنك كاتبة أليس هذا ما يفعلون ؟ |
Anladığım kadarıyla, sızdırılması durumunda... ulusal güvenliğimizi riske atacak bir konuşmanıza ait. | Open Subtitles | سيدي، مما فهمته فهذا التسجيل هو لمحادثة لك، لو تسربت فيمكنها أن تهدد الأمن القومي |
Anladığım kadarıyla tüm bunları Sue ve Chris planlamıştı. | Open Subtitles | على حد علمي, ان سو وكريس هم من خططتا لكل شي. |
Anladığım kadarıyla acil ihtiyati tedbir kararı talep ediyorsunuz. | Open Subtitles | كما أفهم منك, أنت تطلبين إنذاراً قضائياً طارئاً |
Anladığım kadarıyla gelen mürebbiyeleri tutmada çok zorlanıyor. | Open Subtitles | أتفهم أن لديه صعوبة في الاحتفاظ بالمربيات هناك |
Anladığım kadarıyla yanında melez türlerini tanımlayan bir tablo var. | Open Subtitles | حسناً، كما أرى أنتِ أحضرتي لوحة أجناس مختلطة معكِ |
Ama Regina Anladığım kadarıyla sen ve kızının babası hastaneden eve döndükten kısa bir süre sonra bazı şüpheleriniz oldu. | Open Subtitles | لكن، ريجينا، من ما فهمته أنت واب ابنتك كانت لديكم شكوك بعد فترة قصيرة بعد العودة للمنزل من المستشفى. صحيح؟ |
Anladığım kadarıyla, eşinin neler yaptığını bilmek istiyor. | Open Subtitles | حسب ما فهمت ، فهو يريد معرفة ما تفعله زوجتك |
Anladığım kadarıyla Scott Gregorio, beyzbol oyuncusu, da sizin öğrencinizmiş. | Open Subtitles | أَفْهمُ سكوت جريجوريو، البيسبول اللاعب، كَانَ أيضاً طالب لك. |
Sesinden Anladığım kadarıyla, bu yaptıkları senin için önemli şeyler. | Open Subtitles | أنا أفهم من نبرة صوتك أن هذه الاشياء مهمة لكِ |
Anladığım kadarıyla onun için çok önemli olan birşeyi kedi kaptı. | Open Subtitles | يبدو بأن هناك قطاً أخذ شيء مهم من عنده شيء مهم ؟ |
Anladığım kadarıyla o boşanma davası açmış, yani seni o terk etmiş. | Open Subtitles | مما أفهمه أنها وقعت على الطلاق مما يعني أنها هجرتك |