Anlatmak istediğim, bir robot gerçek hayattaki varlığımız için fayda sağlayabilir. | Open Subtitles | مقصدي أن الانسان الآلي يمكن أن يستفيد من معيشته بالعالم الحقيقي |
Anlatmak istediğim, olabilecek her türlü salı gününü yaşadım. | Open Subtitles | مقصدي هو اني مررت بيوم الثلاثاء بجميع الاحتمالات |
Tatlısın ama benim Anlatmak istediğim nazik biri olmam için yere benim bakmam gerekiyor. | Open Subtitles | جميل ، ولكن وجهة نظري انه اذا كنت كمبيوتر لكنت على الارض |
Planım yok. Anlatmak istediğim bu. | Open Subtitles | ليست لدي خطة هذا هو بيت القصيد |
Sana Anlatmak istediğim her şey bu mektupta yazıyor. | Open Subtitles | كل ما أريد إخبارك به في هذا الخطاب. |
Sana tam olarak Anlatmak istediğim yetişkin gibi görünüyorum, ama aslında çocuğum! | Open Subtitles | ما أحاول قوله لكِ هو أنني تحولت إلى رجل ولكنني في الحقيقة مجرد طفل |
Anlatmak istediğim şey, biraz daha disiplinli olmamız gerektiği. | Open Subtitles | كل الذي اعنيه ، انه يجب علينا ان نكون منتظمين |
(Alkış) Aslında benim anlatmak istediğim: Eğer imkansız birşey görürsen, onu imkalı yap. | TED | (تصفيق) هذه هي نقطتي الاساسية إذا كنت ترى شيئاً غير ممكن ، إجعله ممكنا. |
Anlatmak istediğim şey, şu anda yardım ettiğimiz müşteriye tanıdığını sandığı bir adam bunca zaman yalan söyle di sen de bu olayı fazla kişiselleştirdin. | Open Subtitles | مقصدي هو أنك تنظرين إلى إمرأة كذب عليها رجل ظنت بأنها تعرفه وأنت تأخذين الموضوع على محمل شخصي |
Hayır, Anlatmak istediğim, sen gerçekten bu kadın için riske giriyorsun. | Open Subtitles | لا، مقصدي هو، أنت ذاهب بشكل حقيقي في ورطةلهذهالإمرأة. |
- WINPAC'ın kontrolünde. Onları inceledik. Zaten Anlatmak istediğim de bu. | Open Subtitles | لدى "وينباك", وقمنا بفحصها وهذا هو مقصدي |
- WINPAC'ın kontrolünde. Onları inceledik. Zaten Anlatmak istediğim de bu. | Open Subtitles | لدى "وينباك", وقمنا بفحصها وهذا هو مقصدي |
Her neyse Anlatmak istediğim, sen gençsin. Hatta daha çocuk sayılırsın. | Open Subtitles | المهم، مقصدي أنك صغيرة، |
Anlatmak istediğim, bir robot gerçek hayattaki varlığımız için fayda sağlayabilir. | Open Subtitles | انظر وجهة نظري هي أن الروبوت يمكن أن تستفيد من يجري في العالم الحقيقي. |
Anlatmak istediğim şu: Hiçbir koşul altında, karalama yapmak, bir sınıf ya da bir toplantı odası, hatta bir savaş odasından bile defedilmemeli. | TED | حسناً هاكم وجهة نظري : لا يجب تحت أي ظرف القضاء أو الحد على الخربشة سواء في الفصل الدراسي أو قاعة الاجتماعات أو حتى في غرف الحرب |
Planım yok. Anlatmak istediğim bu. | Open Subtitles | ليست لدي خطة هذا هو بيت القصيد |
Sana Anlatmak istediğim çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأمور أريد إخبارك إياها |
Bakın Anlatmak istediğim neden herkes dünyanın sonuymuş gibi davranıyor. | Open Subtitles | انظر، ما أحاول قوله أنني لا أفهم لماذا يتصرف الجميع وكأنها نهاية العالم |
Anlatmak istediğim şey, biraz daha disiplinli olmamız gerektiği. | Open Subtitles | كل الذي اعنيه ، انه يجب علينا ان نكون منتظمين |
Anlatmak istediğim, eğer Koothrappali basit ve haksız şöhretli yeni hayatı üzerinde ilerleyecekse, belki de bu daha iyi bir arkadaş yaratmak için bir fırsat olabilir. | Open Subtitles | ..نقطتي أنه إذا كان (كوثربولي) مضى إلى حياة جديدة من الشهرة السطحية الغير مستحقة.. ربما هذه الفرصة لأن نخلق علاقة متجانسة أكثر |
Sana Anlatmak istediğim bir öykü. | Open Subtitles | انها مثل قصة أحسها وسأحكيها لك |
Anlatmak istediğim ayık kalmaya çalışıyorsun, ve bu seni bir kazanan yapar. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي أن تحاول الحصول على الرصين، ووالذي يجعلك الفائز. |
Dikkatini çektiğime göre Anlatmak istediğim şey basit. | Open Subtitles | الآن طالما حزت اهتمامك، فإن مغزاي بسيط. |
Anlatmak istediğim her şey bundan ibaret benim. | Open Subtitles | على الرحب و السعة حسبت أني أتيت من رحم أغني و أسرق و ألعب و كل تلك الفوضى |
Burada Anlatmak istediğim şey şu, bu Kahn'ın da yüreğinin bir parçasıydı; bir projede asıl önemli olanı nasıl keşfederiz? | TED | ما أود الحديث عنه هو شيء كان هذا عزيز جدا على قلب كارين، الذي هو كيف نكتشف ما هو خاص حقا عن اي مشروع؟ |
En sonunda, size Anlatmak istediğim son ders: Minnettarlığın altı derecesini uygulayın. | TED | وختامًا، أود إخباركم بالدرس الأخير: ممارسة ست درجات من الامتنان. |
bu size Anlatmak istediğim ilk icadımdı. | TED | هذا الاختراع الأول الذي أردت وصفه |