Benimle birlikte bir şey yapmak istemezsen,seni anlayışla karşılayabilirim. | Open Subtitles | إذا كنتي لا تريدين ان يكون لك دخل معي , فأنا أتفهم هذا |
"Saat sabahın 10:00'u" meselesi için hazırlanman gerekiyorsa, anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | أنا أتفهم إن أردت الذهاب فلتتحضر لذلك لأنها فى العاشرة صباحا ً |
Öyleyse cesetleri yoldan çekip kimsenin göremeyeceği bir yere götürmeni söylediğimde anlayışla karşılarsın. | Open Subtitles | إذن، ستفهم حينما أخبرك بأن تزيح هذه الجثث من الطريق فى مكان لا يستطيع أحد قطّ العثور عليها |
Ama şansını deneyerek rezil olmak istemiyorsan bunu anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | و اذا كنت لا تريد ان تشعر بالاحراج سأتفهم هذا |
Suki, eğer bu yüzden ondan ayrılırsan, hepimiz seni anlayışla karşılarız. | Open Subtitles | سوكي, سوف نتفهم جميعاً إذا إنفصلتم بسبب هذا |
Zamanla düzelecek. Eminim herkes seni anlayışla karşılar. | Open Subtitles | أنتِ فقط تحتاجين للوقت أنا متأكد بأن الجميع يتفهم ذلك |
Kampa gitmememizi anlayışla karşıladılar. | Open Subtitles | -حقا؟ لقد تفهموا عدم ذهابنا الى التخييم في عطلة نهاية الأسبوع هذه |
Ne olursa olsun, bunu anlayışla karşılardım. | Open Subtitles | و أيا ما كان الأمر كان يمكننى أن أتفهم الوضع |
Bu yüzden şunu anladım... ve siz çocuklar eğer daha fazla takılmak istemezseniz anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | ولذلك أتفهم الأمر ولن يغضبني لو قررتم عدم الإقتراب مني مجدداً |
Doktor, eminim ki ne kazacağımız hakkında daha fazla şey bilmek istememi anlayışla karşılarsınız. | Open Subtitles | دكتور , انا أتفهم ذلك انا اريد معرفه الكثير عما انا ذاهبه اليه يوجد بناء |
Ve kitap sergisine gelemeyecekseniz anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | وأنا أتفهم حقاً ما إذا كنتِ قادرة على المجيء لحفل إطلاق الكتاب |
O yüzden seninle ameliyata girmememi tercih edersen anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | لذا أتفهم إن كنت تفضلين عدم انضمامي إليكِ. |
Beni bir daha hayal kırıklığına uğratma kızım. Ebedî bir şeytani maceranın konusu olmamı... kabullenmekte zorlanıyor olmamı anlayışla karşıla. | Open Subtitles | ستفهم أنني أجد من الصعوبة قبول كوني كائن لمسعى شيطاني أبدي |
Evet... Beni görmezden gelmeye karar verirsen anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | نعم ، أنا سأتفهم إذا قررت البدء في تجنبي |
Böylesine büyük bir kriz durumunda bir süre kaos yaşanmasını anlayışla karşılayabiliriz. | Open Subtitles | إن ما يحصل كبير جداً... ويمكننا أن نتفهم الفوضى التي تحصل الآن. |
Ve bunu anlayışla karşılayacaktır. | Open Subtitles | أظن أنه يتفهم لكن ماذا عن كل ذلك الترحـال |
Yerimi tespit etmenizi zorlaştırdığım için beni anlayışla karşılayın. | Open Subtitles | سوف تفهموا انى جعلت تعقبها صعبا |
Muhtemelen, soracağımı düşündüğün şeyleri henüz sormadım, bu yüzden anlatmam gerekenleri anlayışla karşılamanı bekliyorum. | Open Subtitles | لم أسألك عن الأمور التي ظننت أني سأسأل عنها لذا أتوقع منكِ أن تتفهمي ما سأخبرك به |
Ben kesinlikle anlayışla karşılarım, bir daha benimle konuşmak istemezsen... | Open Subtitles | سأكون متفهمة تماماً لو لم ترد التكلم معي مجدداً |
Sorununa anlayışla yaklaşacaklarına eminim. | Open Subtitles | وأعتقد هم سَيَكُونونَ متعاطف جداً إلى مشكلتِكَ. |
ıstemiyorsan, bunu anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | عندما لا يكون لديك رغبة أنا سأفهم |
Bu yüzden seni bir daha göremeyeceğini anlayışla karşılar. | Open Subtitles | لهذا سيتفهم بأنك لن تستطيع رؤيته مرة أخرى |
Alternatifi düşününce, Sanırım Yukarıdaki bunu anlayışla karşılayacaktır. | Open Subtitles | بإعتبار البديل، فأعتقد أنّ الرجل الكبير سيتفهّم |
Gözümün önünden ayırmam. Pekâlâ, aranızdan biri çekilirse anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | حسنٌ، لو هنالك من يودّ التراجع، فأنا مُتفهم. |
Bak, eğer beni dışarıda görmek istemessen bunu anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | انظري، إذا كنت لا تريدين أن تريني عندما أخرج فسوف اتفهم هذا. |
Hayır, sorun değil. O anlayışla karşıladı, ben de. | Open Subtitles | لا لا لا، لا بأس لقد تفهّمَت و أنا تفهّمتُ كذلك |