Peder, yanlış anlamayın ama anlayacağınızı sanmıyorum. | Open Subtitles | أبتِ لا تفهم هذا بالطريقة الخاطئة لكن لا اظنك ستتفهم |
Senin ve herkesin savaşın gerekliliğini anlayacağınızı düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدتك انت من بين جميع الناس، ستتفهم ضرورة الحرب |
Kardinal, ölümünün kaçınılmazlığını anlayacağınızı söylemişti. | Open Subtitles | الكاردينال قال أنكَ ستتفهم ضرورة وفاتها. |
Anneniz anlayacağınızı düşünse size bunu söylerdi. | Open Subtitles | لو كانت أمك تعتقد أنك ستفهمين كانت أمكِ لتقول هذا |
Birisi bunu sizin için bıraktı. anlayacağınızı söyledi. | Open Subtitles | احضر رجل هذه لك قال انك ستفهمين |
Çocuk, sizin anlayacağınızı söyledi. | Open Subtitles | الغلام قال أنك ستفهمين |
Sizin anlayacağınızı düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنك من بين جميع الناس ستتفهمين |
Bana sizin saygın bir adam olduğunuzu, durumu anlayacağınızı söyledi. | Open Subtitles | أخبرني بأنك رجل محترم وبأنك ستتفهم الوضع |
Şirket müdürünüz sizin anlayacağınızı söyledi. | Open Subtitles | مدير اعمالك قال انا ستتفهم الامر |
Müdürünüz anlayacağınızı söyledi. | Open Subtitles | مدير اعمالك قال انا ستتفهم الامر |
Çünkü dediğine göre artık "özgür bir şahsiyetmiş" ve sizin bunu anlayacağınızı düşünüyormuş. | Open Subtitles | لانها تقول هي الأن "حرة تمااما" وأنت من بين الجميع ستتفهم |
Biliyordum, bunu sadece sizin anlayacağınızı. | Open Subtitles | "كنت أعلم أنك فقط من ستتفهم ذلك" |
Bunu ancak sizin anlayacağınızı biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أنك وحدك ستتفهم هذا |
- anlayacağınızı biliyordum. | Open Subtitles | -عرفت أنك ستتفهم هذا |
anlayacağınızı biliyordum. | Open Subtitles | عرفت أنّك ستفهمين. |