"anlayamadı" - Traduction Turc en Arabe

    • يفهم
        
    • لم تفهم
        
    • يفهموا
        
    Dolayısıyla Darwin, eğer dişilerin tüm yapması gereken çift bağını oluşturmaksa hangi akla hizmet bu şişlikleri geliştirdiklerini anlayamadı. TED لذلك فهو لم يستطع ان يفهم لماذا طورت الاناث هذا الشيء إذا كان المطلوب منهم فقط ان يكونوا علاقات زوجية, أليس كذلك؟
    Yine de interseks bireylerle ilgili bilgi az olduğundan doktorlarım aradaki farkı anlayamadı. TED لكن لأن هناك نقص في المعلومات عن ثنائيي الجنس، لم يفهم أطبائي الاختلاف قط.
    Fransız ordusu bir an için durakladı. Amerikalılar bunu anlayamadı. Open Subtitles حسناً، فى لحظة ما توقف الجيش الفرنسى عن التقدم لوهلة وهو ما لم يفهم الأمريكان سببه
    Bu kadar ufak bir yaratığın nasıl birden uzadığını anlayamadı. Open Subtitles لم تفهم كيف ازداد طول هذا المخلوق الصغير فجأة
    Sanırım çoğu cinsiyet değiştirmeyen gibi o da benim neden ameliyat geçirmek zorunda olduğumu anlayamadı. Open Subtitles أظنها ،مثل معظم الذين يعتقدون أن الهوية الجنسية يحددها جنس المولود أنها لم تفهم لماذا كان علي إجراء عملية جراحية
    Onun yazdığı tek kelimeyi bile anlayamadı onlar. Open Subtitles انهم لم يفهموا أبداً أي كلمة من كتابته.
    Dr. Wong, Dr. Thompson tam olarak anlayamadı. Open Subtitles سيد ونج , الدكتور ثمبسون لم يفهم طريقة العلاج بالابر
    Hiç kimse beraberce neler yaşadığımızı anlayamadı bile, birbirimiz için çok şey ifade ediyorduk. Open Subtitles و لا أحد يمكن أن يفهم ما مررنا به معا و ماذا يعنى كلّ منا للآخر
    Yani, o dört yaşındaydı. Onu neden bırakıp gitmek istediğini asla anlayamadı. Open Subtitles .اعني, انه كان في الرابعة من عمره . لم يكن يفهم لماذا اردت ان تتركه
    Çete üyeleri siyahi meclis üyesinin neden İrlandalı ahmaklarla sıkı fıkı olduğunu anlayamadı. Open Subtitles يبدو معقولاً لم يفهم أفراد العصابة أبداً لماذا يتعامل عضو بلدية أسود براحة مع بعض من الأغبياء الإيرلنديين
    Noel'e iki gün var, ve o hala anlayamadı. Open Subtitles الكريسمس بعد يومين، ولا يزال لم يفهم الأمر.
    Jack yaptı, ama kimse onun ne olduğunu anlayamadı. Open Subtitles لكن لا أحد يفهم ما طبيعة هذا الشئ
    Babam bunu anlayamadı. Open Subtitles قلوب الرجال الطيبين. أبي لم يفهم هذا.
    Yasa adamları anlayamadı. Muhasebeciler de anlamadı. Open Subtitles القانون لا يفهم المحاسبة، لا يفهمها
    Xerxes'in elçisi buranın sıradan bir Yunan kenti olmadığını anlayamadı. Open Subtitles رسول (زركسيز) لم يفهم أن هذه ليست ولاية يونانيّة عاديّة.
    Ve Ralph'la bu konuyu benim açımdan konuşmaya çalışınca, anlayamadı. Open Subtitles وعندما حاولتُ التحدث عنها من منظوري مع (رالف)، لم يفهم.
    Kate neden burada yaşamak istediğimi anlayamadı. Open Subtitles لم تفهم كيت أبدا لماذا أعيش هنا
    Birbirimize karşı neler hissettiğimizi anlayamadı. Open Subtitles لم تفهم كيف شعرنا نحو بعضنا البعض
    Fizikçi değildi bu yüzden de ne tür bir dalga olduğunu anlayamadı. Open Subtitles لم تكن فيزيائية، حتى إنها لم تفهم ما نوع الموجة أو لماذا ولكن...
    Sanırım jüri beni anlayamadı. Open Subtitles أعتقد أن القضاة لم يفهموا هذا
    Köydeki insanlar Alice gibi düşük mevkiden biriyle bir okul öğretmeninin arkadaşlık kurmasını anlayamadı. Open Subtitles لم يكن بمقدور أهل القرية أن يفهموا أن بأمكان أيّ معلمة أن تكوّن صداقة .مع شخصٍ مستواه متواضعٌ كما هو الحال مع (أليس)

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus