Efendim, Phelps'in anne babası boşanmış yani fazladan bir bayrak götüreceksiniz. | Open Subtitles | سيدي، والدا فلبس منفصلين لذا سيكون لديك علم إضافي لتقدمه لهم |
Arkadaşımın anne babası onun öleceğini öğrendiğinde onu odaya kilitlediler. | Open Subtitles | والدا صديقي.. عندما اكتشفا أنه سيموت أبقوه حبيساً في المنزل |
Çünkü birçok Amerikalı ve genel olarak pek çok insan gibi anne babası bir araya gelmediği için var olamayabilirdi. | TED | لأنه مثل الكثير من الأمريكيين والكثير من البشر عمومًا، ربما لم تكن لتوجد لولا التقاء والديها |
Öz anne babası kefaletini ödedi, onları da kandırdı. | Open Subtitles | والديها البيولوجيين دفعوا كفالتها ثم تركتهم و غادرت |
Bu Billy'nin son doğum günü, anne babası bir uçak kazasında ölmeden önce. | Open Subtitles | هذا كان عيد ميلاد بيلى الاخير قبل ان يقتل والديه فى تحطم طائره |
anne babası onu hastaneye götürüyorlar, erkek kardeşlerine kıyasla pek konuşmadığı için endişe içindeler. | TED | أحضره والداه إلى العيادة، وهم قلقين من قلة كلامه عكس إخوته. |
Uysal, itaatkâr bir genç kız olarak, anne babası ne istediyse yaptı. | TED | كانت مطيعة، فعلت كل ما أراده منها والداها. |
anne babası ölen çocukların sonu budur. | Open Subtitles | هذا ما يحدث للعائلات التي يتوفى فيها الوالدان |
Paul'un anne babası Miami'den geldiler. Zar zor bugün geldiler... | Open Subtitles | والدا بول جاءوا اليوم من ميامي وصلوا اليوم فقط لذا... |
Eğer Bhagyashree'nin anne babası bunu duyarsa, başka biriyle evlenir. | Open Subtitles | إذا علم والدا باغاشي بالأمر ستتزوج من شخص اخر |
Jack Ma'nın anne babası gurur duyuyor olmalılar. | TED | لابد من ان والدا "جاك ما" كانو فخورين جدا. |
...Ethan'ın da anne babası olmadığını söylediğinde gerçekten üzüldüm. | Open Subtitles | ان والدا يثان قد متوفيان كنت حقا حزينة |
Ama anne babası artık ikimizden de bıkmış olmalı ki, | Open Subtitles | و لكن فى النهاية ، اكتفى والديها منا و من خلافاتنا لذا |
Gençliğe adım attığında anne babası tarafından verilmiş bir hediyeydi, ve bu yüzük,.. | Open Subtitles | كان هدية والديها لها. لتقدير بلوغها السن. |
Dansçı olmak istiyor, anne babası izin vermiyor. | Open Subtitles | وقالت انها تريد ان تكون راقصة والديها لا يوافقون |
Ayrıca anne babası muhtemelen bağımlıdır. Rehabilitasyona girerler. Sonra tekrar sokağa dönünce bir poşet kokain için onu satarlar. | Open Subtitles | الى جانب هذا لعل والديه جنو بوضعة إمامنا و إذا عاد الى الشارع لن يكون في مصلحته |
Bir bebek sahibi olacaklar ve anne babası hazır olmadığı için bebek dünyaya geldiğinde mahvolacak. | Open Subtitles | سيرزقانبطفل, و هذا الطفل سيكون حاله سيئاً لأنه جاء إلى العالم و والديه غير مستعدين |
Ama izin verdim, çünkü anne babası gelecek ay çimlerimi biçip evimi temizleme sözü verdi. | Open Subtitles | لكنني سمحت بذلك لأن .. والديه .. وعدوا .. بقص مروجي |
anne babası arşa çıkınca o bizimle büyüdü. | Open Subtitles | كلايد ابن عمنا أتى للعيش عندنا حين ذهب والداه للمجد |
anne babası eve döndüğünde onu gülümser ve şarkı söyler halde buldu şimdi gördüğün gibi. | Open Subtitles | لكن عندما عاد والداها الى البيت وجدوها كما هي الان وكما انت رأيتها تبتسم وتغني |
anne babası olağanüstü aktörler değilse eğer oğullarının ölümünü öğrendikleri vakit-- | Open Subtitles | حتى ولو كان الوالدان ممثلان جيدان حالما يعرفان بموت أبنهما |
Herkesin anne babası ya orada çalışırdı ya da hayatını motellerden, benzin istasyonlarından veya babam gibi caddenin karşısındaki restorandan kazanırdı. | Open Subtitles | آباء الجميع إما يعملون في السجن وإما يعتاشون من, تعرف، الاستراحات, محطات الوقود، |
Bulaşmak için bilerek anne babası olmayan çocukları seçmişler. | Open Subtitles | إنهم ينتقون الأطفال الذين ليس لديهم والدان |
Durum bu ve anne babası yanında olmadığı ve biz burada olduğumuz için, ona göz kulak olmak görevim. | Open Subtitles | اعني ان لا يوجد مشكلة لأن والدالي ليسا هناك وانا موجودة هنا |
Benimle olduğunu düşünüyorlarsa şu anda Kellerman Dağ Evi'nin en mutlu anne babası onlardır. | Open Subtitles | لو علموا أنك معى سيكونوا اسعد ابوين فى كيلرمان |
Hayır, sanırım anne babası ona daha söylememişler. | Open Subtitles | أجل، أعتقد أن أبواه لم يريدا اخباره. |