İki grubun birleşmesiyle sevgililer bir araya geldi ve ilişkiler dahada gelişmeye başladı. | Open Subtitles | ومع تجمع الناجين , اجتمع شمل الاحباء وتطورت بعض العلاقات |
İki kardeş tekrar bir araya geldi. Ne kadar da sıcak bir tablo. | Open Subtitles | لم شمل الأخ والأخت إنه يبعث البهجة في القلب |
Servetleri yabancıya gitmesin diye... iki aile bir araya geldi. | Open Subtitles | وتجتمع العائلتين معاً لإخفاء ثرواتهم بعيدا |
Avlanma iyi olduğu için, yüzlercesi bu verimli sürü içinde bir araya geldi. | Open Subtitles | بعد أن حالفها الحظ بصيد وفير تجمعت المئات من هذه الدلافين معاً علي شكل قطيع هائل العدد. |
Yüz bin kişi Manhattan Projesi için bir araya geldi ve gerçekten dünyayı kurtardı. | TED | لقد اجتمع مائة ألف شخص في مشروع مانهاتن وأنقذوا العالم حرفياً. لقد أنقذت التكنولوجيا العالم. |
Eski ekibin pek çoğu tekrar bir araya geldi. Grup bunun için yeniden toplanmış gibiydi. | Open Subtitles | لكن إجتمع معاً عدد كبير من الفريق القديم كما لو أنّ الفرقة قد عادت من أجل هذا. |
Eski çete bir araya geldi. | Open Subtitles | . العصابة القديمة عادت سوياً |
İntikamcılar dünyayı daha güvenli hale getirmek içi bir araya geldi. | Open Subtitles | تم تشكيل المنتقمون لجعل العالم مكانا أكثر أمنا |
Bekliyordum ve artık oldu, tüm arı yüzler tekrar bir araya geldi! | Open Subtitles | أنا كنت فقط أريد أن يحدث شيئاً ما والآن قد حدث ذلك و سيجتمع شمل جميع النحلات سوياُ مجدداً |
Tanrı'ya şükürler olsun ki Watkins ailesi Şükran Günü için tekrar bir araya geldi. | Open Subtitles | نشكرك يا "يسوع" للم شمل عائلتنا في غرفة واحدة لعشاء آخر لدى آل "واتكنز" بمناسبة عيد الشكر. |
Aile yeniden bir araya geldi. | Open Subtitles | إلتم شمل العائلة |
Ve iki kardeş bir araya geldi. | Open Subtitles | (مايكل) وتم إعادة لم شمل الأخوين |
Tornavida kaydı ve yarımlar bir araya geldi, çok büyük bir radyasyon boşanması oluştu. | Open Subtitles | . وقد إنزلق المفك مما أدى إلى تجمع الشقين معاً . مما أنتج تدفق إشعاعي شاسع |
İçmemen iyi oldu çünkü alkol ve karatavuk bir araya geldi mi kara büyü olur. | Open Subtitles | من الأفضل أن لا تشرب. لأن الدجاج الأسود والخمر معاً يؤديان إلى حدوث تعويذة سحرية. |
Bütün bunları öğrendiğim o ilk senede, dünyanın dört bir yanından liderler küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutmak için ortak bir hedefte karar kılmak adına Paris'te bir araya geldi. | TED | في نفس السنة التي تعلمت فيها لأول مرة حول كل هذه الأمور، اجتمع القادة من جميع أنحاء العالم في باريس لتقرير الهدف المشترك للحد من الاحترار العالمي إلى أقل من درجتين. |
Bu birbirine sıkıca bağlı topluluk kısa süre önce bir araya geldi ve terk edilmiş bir bina satın aldılar, yıkık dökük ve ipotekli terk edilmiş bir bina. | TED | اجتمع هذا المجتمع المتماسك مؤخرًا أيضًا، واشتروا مبنى مهجور، مبنى مهجور بحاجة لترميم ومرهون. |
Hitler'in Nazi Almanyası parçalanırken, yüzlerce kişi San Francisco'da Birleşmiş Milletler Örgütü'nün kuruluşu için bir araya geldi. | Open Subtitles | مع إنهيار جيش هتلر، اجتمع المئات في سان فرانسيسكو لتأسيس منظمة الأمم المتحدة |
Ve zamanla, parçalar bir araya geldi ve bende uzaylılar ve tarihleri hakkında temel bir kavrayış oluşmaya başladı. | Open Subtitles | و بمرور الوقت القطع تجمعت مع بعضها و إستطعت أن أكون مفهماً أساسياً |
Bütün bu güçler Princeton'da bir araya geldi. | TED | كل هذه القوى تجمعت هناك، في برينستون |
Çete tekrar bir araya geldi. | Open Subtitles | الفرقه عادت سوياً مره أخرى |
İntikamcılar dünyayı daha güvenli hale getirmek içi bir araya geldi. | Open Subtitles | تم تشكيل "المنتقمون" من أجل جعل العالم مكاناً أكثر آمناً. |