Evli bireyin çeşitli seks partnerleri arzusu ile düzgün bir evliliğin korunması. | Open Subtitles | المصالحة الفرديه بين المتزوجات و الرغبة في مجموعة متنوعة من الشركاء الجنسيين |
Kimyasal bir dengesizliğe bağlı yemek olmayan şeyleri yeme arzusu. | Open Subtitles | الرغبة للأشياء التي لا تصلح طعاما وهذا سببه اختلال كيميائي |
Eğer bir arzusu içerdiği ne kadar enerji biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرف كمية الطاقة التى تحتويها رغبة غير مُرضاة ؟ |
Bunun çok güçlü bir kefaret ödeme arzusu... olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقد بوجود رغبة قوية هنا في التكفير عن أفعالك ؟ |
Herbirimizin arzusu seçilmek ve Tomanya uğruna ölmektir. | Open Subtitles | أعرف أنها أمنية كلّ منا ان يُختار هذه الليلة للموت من أجل تومينيا |
Akrabalarına ya da dostlarına bırakma konusunda bir arzusu var mıydı? Hayır. | Open Subtitles | لكن هل سبق و عبرت عن رغبتها اتجاه أقارب أو أصدقاء ؟ |
Ve biraraya gelme arzusu bütün hayatımıza yön veriyor gibi görünmekte. | Open Subtitles | تلك الرغبة في الحركة على ما يبدو أنها تدعمنا طوال حياتنا |
Şunu biliyorum, aşkın, daha isabetli bir şekilde "arzulanmanın arzusu" olarak tanımlanabilmesinin nedeni budur. | TED | أدرك هذا، لكن لماذا؟ يمكن تعريف الحب بطريقة أكثر تحديداً على أنه الرغبة في أن تكون مرغوباً بك |
Bu düzen ve yapı arzusu, onlar gibi insanlara verilen destekle gerçekten güçlü bir ilişki içindedir. | TED | وهذا الرغبة في النظام والهيكل يرتبط بقوة مع دعم لأشخاص مثل هؤلاء. |
Yani tembel aşk. Beğenilme arzusu. | Open Subtitles | أعنى ، الحب الأساسى الرغبة فى أن تكون محبوباً |
İnsanın vahşi dünya ile paylaştığı... yok etme arzusu ise ne yazık ki hep bizimle olacak. | Open Subtitles | و لكن الرغبة فى التدمير .التى ، ياللخسارة ، يتشارك فيها البشر مع الوحوش ، ستبقى معنا |
Öyle mi? Kendimizi çılgınlığa teslim etmemiz Tanrı'nın arzusu mu? | Open Subtitles | هل هي رغبة الرب أن نسلم أنفسنا إلى الفوضى ؟ |
Yalnızlıklarının altında kendi yaşıtlarıyla bir olma arzusu vardı. | TED | تحت سطح وحدتهم، يوجد رغبة بالناس والمجتمع. |
Bu idealler için gereken temeller hazır olmamasına rağmen, gelecekte insanların küresel bir ahlak için arzusu ve küresel bir toplum kurmak mümkündür. | TED | ليس لدينا أسس الشراكة الصحيحة للمستقبل، وحتى الآن، من رغبة الناس لأخلاق عالمية ومجتمع عالمي يمكن صنعه. |
Ama annemin son arzusu şehrini yeniden kurmamdı. | Open Subtitles | لكن أمنية أمّي الأخيرة كانت أن أستعيد وطنها |
Onun fiziksel dünyayı bütünüyle keşfetme arzusu, hayatını şekillendirecekti nihayetinde de radikal ve yeni felsefelere ilham olacaktı. | TED | رغبتها في استكشاف العالم المادي بالكامل ستقلب حياتها، وفي نهاية المطاف، استلهمت فلسفة جديدة مُناهضة. |
Fakat özel gücü elinde tutma arzusu, taraftarlarını uzaklaştırdı. | TED | ولكن رغبته في الاستحواذ بالسلطة تسببت في عزله عن أنصاره. |
Köyün huzurunu bozan bu garip olaylara rağmen hepimiz bu durumun tanrının arzusu olduğu ve yaşanmaya değer olduğu konusunda aynı inancı taşıyorduk. | Open Subtitles | برغم الأحداث الغريبة التي زعزعت قريتنا كنا نعتقد بداخلنا و نحن موحدون بالإيمان أن الحياة في مجتمعنا كانت إرادة الله و تستحق العيش |
Bu adamın cinsel arzusu ilk aylardaki kira parasını ödedi. | Open Subtitles | إن شهوة ذاك الرجل الجنسية قد سددت الإيجار لأول بضعة شهور |
Görünüşe göre ölmeden önceki son arzusu bizi bir araya getirmekmiş. | Open Subtitles | من الواضح أن أمنيته الأخيرة كانت بأن نلتقي أنا وأنت |
Yoksa tutumunun en iyi durumda patolojik bir ilgi çekme ihtiyacı, en kötü durumda psikopat bir ölüm arzusu olmasından dolayı endişeli mi? | Open Subtitles | أو بالقلق ؟ بأنك فى الواقع قد إخترت أفضل طريقه لجذب الإهتمام بأن تبدى رغبه إنتحاريه |
Son arzusu olduğunu biliyorum. Ama ben oraya gidemem. | Open Subtitles | أعلم أنها أمنيتها الأخيرة، لكنني لم أستطع إجبار نفسي على الذهاب إلى هناك |
Bunun İslam'la alakası yok. Bu Tanrı arzusu değil. | Open Subtitles | هذا ليس له علاقة بالاسلام هذه ليست ارادة الله |
Ama eğer zaman gelir de hala savaşma arzusu olursa, o zaman ona istediğini veririz. | Open Subtitles | وبمرور الوقت، إذا كان لا زال لديه .. الإرادة لهذه المعركة إذاً، هذا بالضبط ما سنُعطيه إياه |
Yağmur yağınca, yağan yağmur şerbet misali, insanın kalbini dürüstlük ve güzelliklerle dolu bir hayat geçirme arzusu ile doldururmuş. | Open Subtitles | وحين كان المطر ينهمر، تساقط رحيق عذب غمر القلب رغبةً في عيش الحياة في صدق وجمال. |
Prynne için öç alma arzusu için için öylesine büyüyordu ki, babam intikama susamıştı. | Open Subtitles | (أما بالنسبة لـ (برين شهوته للإنتقام بدأت تتعاظم لذا قد أراد المزيد |
Bağ koparıImalıdır. Tanrı'nın arzusu budur. | Open Subtitles | يجب قطع ذلك الرابط إنها مشيئة الإله |