Beni aslında hiç rahatsız etmiyorsunuz. İkinizi yeniden görmek harika. | Open Subtitles | لا يوجد إزعاج على الإطلاق من الرائع رؤيتكم مرة أخرى |
Açlıktan ölüyor olmam lazım ama aslında hiç aç değilim. | Open Subtitles | وأنا أتضور جوعا ولكن حقا أنا لست جائع على الإطلاق |
17 yaşıma kadar aslında hiç bacağı olmayan kişiyle tanışmadım. | TED | في الواقع, لم اقابل شخص مبتور القدمين قبل بلوغي 17 عام. |
Aslında, hiç. Hiç takımda oynamadım. | Open Subtitles | مامن مركز في الواقع لم أكن لاعباً في فريق سابقاً |
aslında hiç kimse insan beynindeki ya da başka bir beyindeki nöron sayısını hesaplamamış gibi görünüyor. | TED | يبدو أن في الحقيقة لم يحسب أحد عدد الخلايا العصبية في الدماغ البشري، أو في أي دماغ آخر بهذا الخصوص. |
aslında hiç evlenmemiştik. Mezuniyet gecesi, prezervatif yırtıldı, uzun hikaye. | Open Subtitles | أوه,في الحقيقة لم نكن متزوجيـن,تعرفين لقد كانت ليلة طائشـة |
Odaklanmış ultrasonu beyindeki lezyonların tedavisinde kullanma düşüncesi aslında hiç de yeni değil. | TED | هذه الفكرة المتمثّلة في تسخير الموجات فوق الصوتية المركّزة لعلاج الآفات في الدماغ ليس جديدة على الإطلاق. |
Bütün bu kısıtlamalara aslında hiç gerek yok. | TED | الآن، ليس هناك حاجة لهذه القيود على الإطلاق. |
ikisi de kesinlikle aynı kuruluş ama fare ve muffin yok. aslında hiç bir şey hareket etmiyor. | TED | هي بالضبط نفس التركيبة، ولكن لا فطائر، ولا فأر. ولاشئ ينتقل على الإطلاق. |
Aceleniz olduğu için değil, aslında hiç aceleniz olmadığı için. | TED | ليس لأنكم في عجلة من أمركم، بل لأنكم لستم كذلك على الإطلاق. |
aslında hiç istemiyorum. Ayrıca güvercinler de neyin nesi? | Open Subtitles | هذا أفضل , لا أرغب برؤيته على الإطلاق , ولا الحمامة ؟ |
Aslında, hiç kimseyi görüp, duymadın mı? | Open Subtitles | إذاً أنت في الواقع لم تري أو تسمعي أحداً ؟ |
aslında hiç kullanmamış. | Open Subtitles | أتعلم ماذا ؟ في الواقع لم تفعل شيء إطلاقاً |
- Evet aslında hiç ikisini bir arada görmemiştim. Favorim olduğu söylenemez. | Open Subtitles | آجل ، في الواقع لم أشاهد الحركتين معاً لذا ، فأنها ليست المُفضله لي |
aslında hiç tadına bakmadım, ama laboratuvarımda inceledim, | Open Subtitles | في الواقع, لم اتذوقه أبداً, لكنني اختبرته في مخبري, |
İkinizin aslında hiç seks yapmadığınızı düşünürsek Tanrı'nın çocuk sahibi olmanız için mevcut eylemi elinizden aldığına inanırdım. | Open Subtitles | وبالنظر إلى أنّكـــــما في الواقع لم تُمارسا الجنس، أعتقد أنّه يتطلّب معجزة إلهية لإنجاب طفل. |
Pek fazla cinayet vakasıyla karşılaşmadık. Aslında, hiç. | Open Subtitles | فنحن لم نتولى الكثير من قضايا القتل في الحقيقة لم نتولّى أية جريمة |
aslında hiç bi kızın şu geri tepmelerden* yediğini görmemiştim. | Open Subtitles | واو. أنا في الحقيقة لم يسبق لي أن رأيت فتاة تأكل في واحدة من الحفلات الصغيرة |
Pekala aslında, hiç Ruhlar Dünyası'na girmedim. | Open Subtitles | ..حسنا في الحقيقة, لم يسبق لي أن دخلت عالم الأرواح |
Yani imzaladı ama aslında hiç gönderilmediler. | Open Subtitles | أقصـد أنـه فعـل ، لكن في الحقيقة لم يتم إرسـالهـا |
Evet, aslında sizin portfolyönize baktığımda aslında hiç endişeli değildim. | Open Subtitles | نعم، رغم ذلك، نظراً لحجم محفظتك، في الحقيقة لم أكن قلق للغاية. |