Ekip, bu yunusların yalnız olmadığını, takım halinde Avlanmak için toplandığını görünce şaşırdı. | Open Subtitles | الطاقم مندهشون لبجدوا ان هذه الدلافين ليست منعزلة لكنهم يأتون معاً للصيد كفريق |
ve bütün erkekler Avlanmak için zehirli oklardan kullanıyorlardı tamamen ölümcül | TED | وكل الرجال يمتلكون اسهم مسممة تستخدم للصيد وهي مميتةٌ تماماً |
Bütün kış beslenebileceği kalın yağ tabakası yüzünden Avlanmak için yumurtayı bırakmaz. | Open Subtitles | فهو يمتك طبقة سميكه من الدهن تغذيه في الشتاء فهو لا يترك البيض أبداً للصيد |
Ve Avlanmak için şehir dışına çıktı. | Open Subtitles | لقد ذهب ليصطاد في نهاية هذا الأسبوع |
Aslanlar devasa pençelerini Avlanmak için ani bir şekilde hareket ettirmeden önce kolay hareket etmek için onları geri çekebilir. | TED | وتستطيع الأسود إخفاء مخالبها الضخمة لتسهيل حركتها، قبل إظهارها من أجل الصيد. |
Gidip Avlanmak için iki gönüllüye ihtiyacım var ve aklıma siz geldiniz. | Open Subtitles | أحتـاج متطوعين إثنين للصيد و قد فكرت بكمـا. |
Gidip Avlanmak için iki gönüllüye ihtiyacım var ve aklıma siz geldiniz. | Open Subtitles | أحتـاج متطوعين إثنين للصيد و قد فكرت بكمـا. |
Şuanda aylardan kurtların tilkilerin ve tavşanların kalın kürklere sahip olduğu Kasım ayı ve hava oldukça soguk yani Avlanmak için uygun bir zaman. | Open Subtitles | نحن الآن في تشرين الثاني وباردة جدا ً ووقت ٌ مِثالي للصيد حيث يكون للذئاب , الثعالب والارانب .لديها جميعا ً أغطية سميكة |
Gelinciğin uzun ve ince vücudu tünellerde Avlanmak için mükemmel. | Open Subtitles | هيئة ابن عرس الممشوقة والنحيفة مثاليةٌ للصيد في الأنفاق، |
Beyaz yüzgeçliler bu dar boşluklarda Avlanmak için kusursuz bir boyut ve şekildeler. | Open Subtitles | الأطراف البيضاء هي الحجم المثالي والشكل للصيد في هذه المساحات الضيقة. |
Ama Avlanmak için mi yoksa suç işlemek için mi doğduğunuzu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | لكن هل تقول إنّك ولدت للصيد أم تقول ولدت لإختراق القانون؟ |
Ve Avlanmak için onu kaldıkları yerden 10 milden daha uzağa bırakmayacaklarını düşünürsek... ve yaya olarak gidebileceği mesafeyi hesaplarsak | Open Subtitles | وبالإفتراض أنهم أقلوه للصيد لا أكثر من 10 أميال عن المكان الذي ابقوهُ فيه وبتقدير أن المسافة ساروها عالأقدام |
Senin kaçtığını anladığımda diğerleri Avlanmak için çıkmışlardı. | Open Subtitles | الجميع كان ذاهب للصيد وأنا لاحظت أنكِ ستهربين. |
Avlanmak için bir grup Teksas korucu dostuna katılmıştı. | Open Subtitles | إنه أخذ بعض من رفاقه التكساسيين وذهبوا للصيد. |
Bu, atmacanın çok keskin mevsim geçişleri olan bir ormanda Avlanmak için ödemesi gereken bir bedel. | Open Subtitles | إنه الثمن الذي يدفعه الباشق للصيد في غابة تتغيّر جذريًا بمرور المواسم |
Bak, Avlanmak için üç gündür buradayız, tamam mı? | Open Subtitles | انصت، نحن بالخارج هنا للصيد منذ ثلاثة أيام، حسنًا؟ |
Kaktüslerin arasında Avlanmak için özel teknikler geliştirmiştir. | Open Subtitles | لقد طوَّرَ تقنيات خاصة .للصيد بين نباتات الصبَّار |
Ön pençelerini Avlanmak için arka pençelerini savunma için kullanır. | Open Subtitles | تستخدم مخالب قوائمها الأمامية للصيد ومخالب قوائمها الخلفية للدفاع |
Oh, Reginald Charles'la beraber Avlanmak için Churchill'de kalmaya karar vermiş. | Open Subtitles | قرر (ريجينالد) أن يبقى في (تشرشيل) ليصطاد مع (تشارلز) |
Her ne iseler, Avlanmak için ortaya çıkıyorlar. | Open Subtitles | أينآ كانوا أنهم يصعدون للسطح من أجل الصيد |
Sack, tatlım, um, Avlanmak için biraz hastasın. | Open Subtitles | ـ ساك ـ حبيبي. أنت مريض قليلاً على الصيد |
Eylül'den Kasım'a doğru... 300 kadar aç kutup ayısı, Avlanmak için deniz buzullarına geri döndüğü yoldan, Churchill'e iniyor. | Open Subtitles | مِن أيلول الى تشرين الاول بعدد300دب قطبيشره ، يهبطون نحو تشيرشل في طريقهم للعودة الى الصيد عند جليد البحر. |