Antik ayinler, kurbanların ruhları huzur bulabilsin diye bölgeyi iyileştirir. | Open Subtitles | الطقوس القديمة تشفي الأرضَ لتتمكن ارواح الضحايا من إيجاد الراحة |
Bilinen en eski yazılardan bazıları, Mezopotamya üzerindeki peynir kotalarının idari kayıtlarını ve farklı ayinler ve topluluklar için çeşitli peynirlerin listelenmesini içermektedir. | TED | إن بعض أقدم المخطوطات المشهورة تحوي سجلات إدارية لحصص الجبن، تتضمّن مجموعة متنوعة من الجبن لمختلف الطقوس والسكان في سائر أنحاء بلاد الرافدين. |
Hayır, kitapta tarif edilemez kötülükte ayinler ve büyüler olduğu söylenir. | Open Subtitles | لا, الكتاب كان يقول أن نحتوى الطقوس والأعمال التى تجلب الشر الشنيع |
"Bilmiyoruz, ama bize anlam veren zaten butun bu ayinler" diye yanit verdiler. | TED | فيقولون لا نعرف انها مجرد طقوس تمنحنا معنى |
- ayinler yok. | Open Subtitles | على الأقل لم نرى واحدة و ليس هنالك أي طقوس |
Dört farklı yerde iki ay içindeki, şiddetli ayinler kümesi. | Open Subtitles | تمّت مجموعات شعائر عنيفة في 4 أماكن مختلفة خلال شهرين. |
Doğa üstü ayinler yaptılar ve onu şimdi Zalim, Nosferatu, Efendi Vampir ve Dracula olarak tanıdığımız yaşayan şeytana dönüştürdüler. | Open Subtitles | لذلك قاموا بطقوس غامضة وحولوه إلى شيطان على قيد الحياة الذي نعرفه الآن بـ المختار، نوسفيرت، سيد مصاصي الدماء |
Şehrin her yerinde karşına çıkan tüm o karışık ayinler var ya? | Open Subtitles | هذه المناسك والطقوس الفوضوية لقد رأيتها في جميع انحاء البلدة... |
Dini törenler, ayinler, diz çöküp yalvaranlar, inlemeler, dualar, kutsanmış kurabiyeler ve şarap görüyorum... | Open Subtitles | أرى مراسم وطقوس ومواكب ركوع وشكوى وترتيل تبجيل الكعك والنبيذ |
Dr. Richman satanik ayinler hakkında hiçbir şey bilmiyordu. | Open Subtitles | الدّكتور ريتشمان لم يعرف أيّ شئ حول الطقوس الشيطاني. |
bu ayinler tüm dinlerden birşeyler içeriir | Open Subtitles | ولكن هناك بعض العناصر داخل هذه الطقوس هي مشتركة بين جميع الأديان |
Majesteleri, gerçek şu ki kentin tüccarlarının zorlamasıyla halk deniz ejderhası için ayinler düzenliyor. | Open Subtitles | أقدّم تقرير إلى فخامتكِ. الحقائق هي كالآتي. عامة الشعب كرّسوا الطقوس لتنين البحر لأن تجار المدينة إستدعوهم. |
Bir grup genç, hayvan postlarıyla ayinler yapıyormuş. | Open Subtitles | جماعة من المراهقين كانوا يقومون بجميع أنواع الطقوس مُستخدمين جلود الحيوانات. |
- Ben Hexenbiestken korkunç ayinler işimiz sayılırdı. | Open Subtitles | عندما كنت هيكسنبيست الطقوس العجيبه كانت تخصصنا |
Pekala, dini törenler ve ayinler esasen yıl dönümü işlevine hizmet etmek için tasarlanmıştır, yani her şeyden önce dini doğuran o kutsal, açığa vurucu karşılaşmadan geriye kalanlara tutunabileceğimiz bir konteyner gibidir. | TED | حسناً، الطقوس الدينية والشعائر صُممت أساساً لتخدم الذكرى السنوية، وأن تكون وعاء نحتفظ فيه ببقايا ذلك اللقاء المقدس والروحي الذي يعدّ مولد الأديان في المقام الأول. |
Bu dünyada, güçlü rahibeler garip ve tehlikeli ayinler yönetirlerdi. | Open Subtitles | كانت الكاهنات ذات النفوذ القوي تتصدر إدارة هذا العالم ، من خلال طقوس غير مألوفة وخطيرة |
Ve ruhban sınıfı dini ayinler aracılığıyla tanrıların isteklerini anlamaya çalışırlardı. | Open Subtitles | وكان ذلك من خلال ممارسة طقوس إحتفالية تفعلها الكاهنات لتلبية رغبات الآلهة |
İşitilmek için bazı ayinler yapmak gerek. | Open Subtitles | يجب ان تتبعي شعائر معينه لتستطيعين السماع |
Küçük bir temel bilimler üniversitesi kurmak için çalışırken üniversiteyi gizlice eski eserleri toplamak, tehlikeli yeminleri araştırmak, tuhaf ve sapıkça ayinler düzenlemek için kullanmış. | Open Subtitles | بينما كان يزعم أنها جامعة علوم إنسانية صغيرة، سخَّر الجامعة سرًّا لتجميع تحف غامضة تباحَث نذورًا لا تُوصَف، ومارس شعائر غريبة منحرفة. |
Şuna bak. ayinler yapıp bir şeyler kurban ediyorlar. | Open Subtitles | انظر لهذا، إنهم يقوموا بطقوس وتضحيات |