Böyle şeyleri neden sevdiğin belli. The Sun okumak gibi. | Open Subtitles | لا عجب أنك تحب هذه الأشياء إنها مثل قراءة الشمسِ |
Böyle şeyleri öğrenmeye çalışan son kişi bu yüzden bıçaklandı. | Open Subtitles | أخر شخص حاول معرفة هذه الأشياء كان جزاؤه الموت بالسكين |
Ama sırlar ve kusurların birlikteliğiydi, ve Böyle şeyleri düşünmek benim kalbimi kırıyordu. | Open Subtitles | لكنه إتحاد صغير من الأسرار والعيوب. وكسر قلبي التفكير فى مثل هذه الأمور. |
Böyle şeyleri kendin de kaldırıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | عليك ان ترفع هذه الاشياء بنفسك؟ أليس كذلك؟ |
Yani olduğun yerde kal pislik torbası. Böyle şeyleri yazamazsınız. | Open Subtitles | أقصد، تجمد يا كيس القاذورات لا يمكنك كتابة أشياء كهذه |
Ve neredeyse duymaması gereken herşeyi duymuştu. İşte ben de Böyle şeyleri ekledim. | TED | واعتادت أيضا سماع كل شيء بالإضافة إلى مالا يجب أن تسمعه ولكن كما تعلمون شملت نسختي هذه الأشياء |
Bana niçin Böyle şeyleri yaptığımı sordunuz ve ben de birisiyle konuşmak istedim. | Open Subtitles | لقد طلبت منى أن أوضح لماذا فعلت هذه الأشياء لقد أردت التحدث عن هذا الأمر مع أحد |
Gençken Böyle şeyleri söylemeye korkarsın, ama biraz daha yaşlanınca 15-20 yıl önce söylemen gereken şeyleri söyleyebiliyorsun. | Open Subtitles | ولكن عندما تكبر بعد 15 أو 20 سنة يمكنك قول كل هذه الأشياء التى كان يجب أن تقولها من 15 أو 20 عاماً |
Ama bazen yönetmenler Böyle şeyleri hemen öğrenemeyebilirler. | Open Subtitles | لكنأحياناً.. المخرج لا يسمع عن هذه الأشياء على الفور |
Senin için bir paket var. Biz, Böyle şeyleri onaylamayız. | Open Subtitles | ، يوجد طرد بريدي لك نحن لا نوافق على مثل هذه الأشياء |
O senin için değil, Frederick için. Haklısın baba. Altı yaşımdayken Böyle şeyleri severdim. | Open Subtitles | ربما أنك على حق كنت أحب هذه الأشياء وأنا صغير |
Bence o süper biri ve Böyle şeyleri dert etmeyeceğim. -Pekala. | Open Subtitles | إنها رائعة لا أظن بأنه سيكون علّي القلق بشأن هذه الأمور |
Anlarsınız, ben bir siyasetçiyim ve Böyle şeyleri fark ederim. | TED | فكما ترون أنا سياسي، وأستطيع أن ألاحظ هذه الأمور. |
Erkeklerin Böyle şeyleri anlayabileceğini sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أظن بأن على الفتية أن يفهموا مثل هذه الأمور |
Gördün mü? Böyle şeyleri bildiğin için sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | اترين لهذا احتاجك لانك تعرفين هذه الاشياء |
Yani sence Böyle şeyleri sürekli yapıyorum, ondan mı unuttum? | Open Subtitles | ماذا ، هل تظن اني افعل مثل هذه الاشياء في غالب الاحيان و انساها ؟ |
Böyle şeyleri yüksek sesle söyleme! Fark etmemiş gibi yapmalısın. | Open Subtitles | لم يكن عليكِ أن تقولي أشياء كهذه فقط تظاهري بأنكِ لم تلاحظي. |
Bana Böyle şeyleri söylemeyeceklerse yazışma listelerinde olmamın ne anlamı var? | Open Subtitles | لماذا أنا على قائمة بريدهم , إذا كانوا لايخبرونني بهذه الأشياء |
Bebeğim, ben Böyle şeyleri binlerce kez yaptım. | Open Subtitles | حبيبتي، لقد قمت بعمل أمور كهذه لآلاف المرات. |
Rahatla. Böyle şeyleri gemide devamlı yapar bu. | Open Subtitles | لا تقلق، يقوم بهذه الأمور على القارب طوال الوقت |
Seninle Böyle şeyleri konuşmamam gerektiğini biliyorum ama hiç iş var mı? | Open Subtitles | أعلم أنه لا يفترض عليّ التحدث معك بشأن تلك الأمور لكن هل لديك أية أعمال؟ |
Böyle şeyleri çabucak halletmek en doğrusu. | Open Subtitles | lt أفضل لتَحَرُّك بسرعة على هذه الأشياءِ. |
Böyle şeyleri aklına getirmeden yas için kendine az zaman ayırmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تأخذ الوقت لنحزن, لا نفكر في مثل هذه الامور, |
Böyle şeyleri yapıyorum ki oğlumuz böyle acıları çekmek zorunda kalmasın. | Open Subtitles | أقوم بتلك الأمور أتحمل تلك اللقاءات المؤلمة حتى لا يتحتم على ابني أن يقوم بذلك. |
Böyle şeyleri önceden bilememek. | Open Subtitles | أن لا نعلم متى يحدث شيء كهذا |
Böyle şeyleri genelde fark etmem, ve kendimi o soğukta yürürken buldum, değişmeyeceğini umarak, o anı paylaşacağım birinin yanımda olmasını umarak... | Open Subtitles | في العادة لا ألاحظ مثل تلك الأشياء و وجدتُ نفسي أمشي وسط بردٍ مثلج آملاً بألاّ يزول ذلك اللّون |
Böyle şeyleri almamak lazım. | Open Subtitles | لا يجب عليك شراء مثل هذا النوع من الاسلحة |
Böyle şeyleri unutmamam lazım. | Open Subtitles | اللعنة يجب على ان اتذكر امورا كهذة. |