Bu takdimde bahsetmediğim konulardan biri de, siz büyüdükçe, sistematik olarak hayatın hızı da yavaşlar. | TED | واحدة من الأشياء التي لم أقم بالتركيز عليها في تلك المقدمة كانت المنهجية , بحيث أن سرعة الحياة تتراجع كلما كبرت |
Sanırım genel olarak, şirketler büyüdükçe küçük, yenilikçi projeler ortaya koymak da gittikçe zorlaşıyor. | TED | أعتقد أنه في العادة، كلما تكبر الشركة، يجدون من الصعب جداً رعاية مشاريع وإبتكارات صغيرة. |
Ve büyüdükçe, daha da farklılaştı ve bu farklılıklar çok belirginleşti. | TED | وعندما كبر قليلا اصبح اكثر اختلافا واصبحت الاختلافات اكثر وضوحا. |
Yapılar batıdaki Lintao'dan doğudaki Liaodong'a kadar büyüdükçe hepsi Uzun Duvar olarak anılmaya başlandı. | TED | مع نمو البناء من لينتاو في الغرب حتي لياودونغ في الشرق، أصبحت معروفة بشكل إجمالي بالجدار طويل. |
Ama büyüdükçe, hiçbir şeyin bu kadar basit olmadığını fark ederiz. | Open Subtitles | لكن عندما نكبر ندرك أن الأمر ليس بهذه السهولة |
Evrende daha ve daha uzakları gözlemledikçe gerçekliğimiz de hala, büyüdükçe büyüyor. | Open Subtitles | وكلما أنعمنا النظر أكثر و أكثر في الكون كلما نما واقعنا أكبر وأكبر |
Siz büyüdükçe birim başına düşen daha az benzin istasyonu -- hiç de şaşırtıcı değil. | TED | كلما قلت أعداد محطات البترول كلما كبرت أكثر,, شيء لايدعو للدهشة |
Projenin etrafındaki bu topluluk ve çöp koleksiyonum büyüdükçe etkinin de olacağına gerçekten inanıyorum. | TED | وعندما كبر المجتمع حول المشروع ومجموعة نفاياتي كبرت أعتقد أن التأثير يكبر أيضا |
Ama büyüdükçe kendi isteklerim oluşmaya başlamıştı. | Open Subtitles | ولكن عندما كبرت ، بدأت تكون لي افكاري ورغباتي |
İlginç bir şekilde, bu sistemler büyüdükçe, bir denge noktasına doğru gitmiyorlar, bilakis dağılmaya meyilleniyorlar. | TED | والغريب ، في هذه النظم ، كلما تكبر وتنمو، فإن هذه الأنظمة لا تتلاقى. |
Sonra bu cisimler büyüdükçe... kütle çekimleri de büyüyor. | Open Subtitles | ثمّ تكبر هذه الأجسام وبالتالى جاذبيتها تكبر |
büyüdükçe daha da çocuk gibi davranmaya başlıyorsun. | Open Subtitles | أرى أنك تكبر لكنت مازلت تتصرف كصبي عمره 12عاما |
JR: Hedef büyüdükçe, daha fazla engeller ile karşılaşırsınız ve o hedefin diğer tarafında zafer vardır. | TED | رجل 3: كلما كبر الهدف، كلما زادت العوائق التي تواجهها، وعلى الجانب الآخر من ذلك الهدف يوجد الانتصار. |
Bai Su Zhen'i tapınakta koruyan bu güçtü ve büyüdükçe bilgeliği de arttı. | TED | إنها القوة التي أنقذت باي سو زين في المعبد، ولما كبر وكبرت معه حكمته. |
Günümüzde insan embriyolarının, büyüdükçe yok olan kuyruklarının olduğunu biliyoruz. | TED | نعلم اليوم أن الأجنة البشرية تمتلك ذيولًا تتلاشى في أثناء نمو الجنين. |
Uruk büyüdükçe çiftçiler daha çok ürüne yer açmak için ağaç kesmeye başladı. | TED | مع نمو الوركاء، بدأ مزارعوها بقطع الأشجار لإفساح المجال لمزيد من المحاصيل. |
Belki biz ikizler büyüdükçe uzaklaşıyoruzdur. | Open Subtitles | ربما أننا نحن التوأم نكبر و نصبح أبعد من بعضنا |
Dünya bu öpücük için ayağa kalktı ve o büyüdükçe, teknoloji de ilerledi. | Open Subtitles | توقف العالم عند هذه القبلة نما... ونما معه الفنيين |
Ama yaş büyüdükçe çok şiddetli bir hastalığa dönüşür. | Open Subtitles | ولكن عندما يكبرون يصبح المرض أكثر ضراوة |
Şu kesin ki, patates büyüdükçe, bakteriler de artacak. | Open Subtitles | كلما نمى البطاطا كلما زاد من هذه البكتريا |
büyüdükçe, insanlardan yardım kabul etmenin utanç değil onur olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | فأثناء كِبري تعلمتُ أنّ قَبول المساعدة من الناس ليسَ عيباً بل شرفاً. |
büyüdükçe daha çok kontrol edileceksin. | Open Subtitles | هناك أكثر للفحص كلما أزددت عمرًا |
büyüdükçe aynı sevgi ve kendini adama özelliğini beslediler. | Open Subtitles | و عندما ترعرعوا , اظهروا نفس مستوى التفاني والاقتناع |
Akıllılık ve kendine güven içerisinde büyüdükçe ihtiyacını gizleme ihtiyacı hissetmekten vazgeçmiş olabilir. | Open Subtitles | وكما نضج في حكمة وثقة لم يعد ليشعر أ،ه توجب عليه مواجهة احتياجاته في اختباء |
Tohumlar yeşerip, ölümün kalbimizde büyüdükçe. | Open Subtitles | ويغني الغبار كالطير... وينمو موتك في قلوبنا كنمو البذور |
büyüdükçe penisimin küçülüp kaybolacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | وذلك رغما عني وقد اعتقدت أن اعضائي الجنسيه قد بدأت تتلاشى |