Babam kanser, çocuklarım okulu bırakmak zorunda ve işsizim. | Open Subtitles | والدي لديه سرطان وأطفالي عليهم ترك الدراسة، |
Çocuğu bırakmak zorunda kalabilirler. | Open Subtitles | ربما سيكون عليهم ترك الطفلة. |
Sadece birkaç atış için iyidir. Sonra onu daha iyisi için bırakmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | لأنه يكون نافعاً لرصاصتين فقط ثم يجب أن تتركه لشيء أفضل |
Sadece birkaç atış için iyidir. Sonra onu daha iyisi için bırakmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | لأنه يكون نافعاً لرصاصتين فقط ثم يجب أن تتركه لشيء أفضل |
Aklıma gelmişken, yeni eğitim programım yüzünden bir dersi bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | هذا يذكرني بأنه مع جدول التدريب الجديد سيكون عليّ ترك مقرر دراسي |
"bırakmak zorunda kalana kadar iki yıl oynadım." | Open Subtitles | لعبت لمدة عامين حتى اضطرت للتوقف |
Onu bırakmak zorunda çünkü geride 4 tane daha iribaşı var. Ormanın derinliklerinde bekliyorlar. | Open Subtitles | عليها أن تتركه لأنه يتبقى لها أربعة آخرين ينتظرون على أرضية الغابة |
Telefonumu evde bırakmak zorunda kaldım çünkü kızın mikrofonlara karşı alerjisi var. | Open Subtitles | وقد كان عليّ ترك الهاتف في المنزل لأنها حساسة تجاه تواجد الميكروفونات |
ya da ben istisnayım, ki bu da sevdiğim insanları arkamda bırakmak zorunda olduğum anlamına geliyor. | TED | أو، لأنني إستثنائية، والذي يعني أنه يتعين عليّ ترك الناس الذين أحبهم ورائي. |
Midem biraz bulandı ve çalılıkların içine kustum elbisem filan kirlendi arabamı orada bırakmak zorunda kaldım sonra da taksiyle geldim. | Open Subtitles | وثم شعرتُ بالغثيان وتقيأتُ على بعض الشّجيرات، وثم أتسخ فستاني، فتوجب عليّ ترك السيارة هُناك وأجرتُ سيارة أجرة لهنا. |
"bırakmak zorunda kalana kadar iki yıl oynadım." | Open Subtitles | لعبت لمدة عامين حتى اضطرت للتوقف |
- "bırakmak zorunda kalana kadar" - "bırakmak zorunda kalana kadar" | Open Subtitles | -حتى اضطرت للتوقف -حتى اضطرت للتوقف |