Özellikle de karanlıkta. Herkes bağırırken kim olduğunuzu anlayamadım. | Open Subtitles | وخاصة في الظلام ، لم أعرف ماذا يحدث والجميع يصرخ بهذه الصورة |
Baban makineler konusunda bağırırken bile gözlerindeki şefkati görebilirdin. | Open Subtitles | حتى حينما كان يصرخ والدك , حول الآلات كانت لديه عينان لطيفتان |
Bir bakmışsın, konsantrasyonun kaybolmuş ve kendini banyoda kendi kucağına bağırırken bulursun! | Open Subtitles | ثم فجأة تجد نفسك فقدت التركيز حبيس في الحمام تصرخ على حضنك |
Yani aslında dişiler gizlenir, seks için avazları çıkana kadar bağırırken bile. | TED | ولذا تظل الأنثى مختفية وحتي وهي تصرخ للممارسة الجنس بصوت عالى |
- Bir şey görmüyorum. - Sen bağırırken hızlı süren adam. | Open Subtitles | ـ لا أرى أى شئ ـ إنه الشخص الذى مر بنا بسرعة عندما كنتِ تصرخين |
Aslında bakarsan sana bağırırken bana söylemen gerekirdi. | Open Subtitles | لربما كنت تشاركيني هذه الحقيقة عندما صرخت فيك |
Barmenlerin yaptığı, biri sana bağırırken onu görmezden gelme pasif agresifliğinden vazgeç! | Open Subtitles | كف عن التصرف بسلبية عدوانية كما يفعل النادلون والتظاهر بأنك لا ترى شخصاً يصيح عليك. |
Bana dokunduğu en son zaman, boynumda elleri ve bana bağırırken uyandım. | Open Subtitles | آخر مرة لمسني فيها استيقظت ويداه حول عنقي وكان يصرخ عليّ |
Suratına bağırırken odanın öbür ucundaki koltuğa fırlattı ya. Tanrım. Hatırlamıyor musun? | Open Subtitles | على الأريكة، وكان يصرخ عليكِ يا إلهي، ألا تتذكرين؟ |
Bugün sana bağırırken o küçük şeyi yaptı mı? O küçük sırıtışı? | Open Subtitles | وعندما يصرخ عليكِ ، إفعلي هذا الشى الصغير بمفك ، تلك الأبتسامة الصغيرة |
Lütfen, biliyorum hata senin değil. Onu karısına bağırırken gördüm. | Open Subtitles | .أرجوكِ، أعلم إنها ليست غلطتكِ .رأيته يصرخ على زوجته |
Darry sana öyle bağırırken o kadar da ciddi değil. | Open Subtitles | داري, يصرخ عليك هكذا هو لا يقصد شيئا |
Biriniz bağırırken, onun çaldığını duyuyorum. | Open Subtitles | سمعتها تشتغل عندما كان أحدكم يصرخ |
Kadın telefonda ona bağırırken silah seslerini ve ardından kaza sesini duymuş. | Open Subtitles | كانت تصرخ فيه على الهاتف عندما سمعت صوت الطلق الناري الذي إتبعه الحادث |
Bir keresinde de onun annesine bağırırken gördüm seni. | Open Subtitles | فى الواقع لقد سمعتك تصرخ فى أمه فى وقت سابق. |
Ben dört yaşındayken, dans ederken kuzenime sürtündüğüm için... annemi bana bağırırken hatırlayabiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أتذكر أمي تصرخ في وجهي لطحن على عمي عندما كان، مثل، عمرها أربع سنوات. |
Her hafta ya da iki haftada bir gidince Viviane'nı ağlarken, bağırırken görüyorsun ve Elisha sesini yükseltmiyor, değil mi? | Open Subtitles | مرة كل أسبوع أو اثنين تدخلين وتشاهدي فيفيان تبكي تصرخ و إليشا لا يرد حتى صحيح؟ |
Temizlenip en iyi anne olacağımı sanmıştım ama saat 2 olduğunda bebek kollarımda bağırırken şişe hemen oradaydı. | Open Subtitles | ظننتُ أنني سأتطهر من الكحول وأكون الأم الفضلى ولكن دقت الساعة الثانية صباحًا والطفلة كانت تصرخ وزجاجة الخمر كانت بيدي |
Hayır, Melissa, sen bana bağırırken onlar odadaysa Grace'in doğum gününü mahveden tek kişi ben değilim demektir. | Open Subtitles | لا مليسا ، انا لست الوحيد الذي يخرب عيد ميلاد جريس اذا كانوا بالغرفه فإنك تصرخين علي |
Bir gün kıyafetlerimi giydiği için ona bağırırken ertesi gün... | Open Subtitles | بيوم من الأيام ، صرخت عليها لإستعارتها ملابسي |
Bu sabah, kıza bağırırken komşular duymuş. | Open Subtitles | وسمعه الجيران وهو يصيح بها هذا الصباح |
Otobüste bağırırken çekilmiş bir YouTube videosu var. | Open Subtitles | هنالك تسجيل في يوتيوب وأنا أصرخ بإتجاه الحافلة. |