Ama sebepsiz yere ona bağırmak bu beni kötü baba yapar. | Open Subtitles | و لكن الصراخ في وجهه بدون سبب يجعل مني أباً سيئاً |
Geçen sefer tek yaptığın bağırmak, haykırmak ve beni suçlamaktı... | Open Subtitles | لأن المرة الاخيرة لم تفعل شيئا الا الصراخ في وجهي |
Kutuları işaretlemek, bağırmak, hiçbir şey yok. | TED | أو تعليم الصناديق أو الصراخ أو أي شي آخر |
Banyonun kapısına gel. Sana daha fazla bağırmak istiyorum. | Open Subtitles | تعال وقف بجانب الحمّام أريد أن أصرخ عليك أكثر |
Bu şekilde bağırmak çok akıllıca olurdu şayet Rusça bilen birileri olsaydı. | Open Subtitles | ونحن لقد تم الصياح عليهم. إذا كان شخص ما يمكن أن يتكلم الروسية. |
Şu çocuklara bakın. Kavga yok. bağırmak yok. | Open Subtitles | انظروا إلى هؤلاء الأطفال، لا شجار، لا صراخ |
İptal ettiğimde bana bağırmak istediğini mi söylemek istiyorsun? | Open Subtitles | هل تقولين أنّك شعرت بحاجة للصراخ عندما ألغيت الجلسة؟ |
bağırmak işe yaramaz Bay Clayton. Dilimizi anlamıyor. | Open Subtitles | الصراخ لن يجدي يا سيد كلايتون إنه لا يفهم الإنجليزية |
Garsonlara bağırmak veya gişelerde birine bağırmak için trafiği durdurmak gibi. | Open Subtitles | كالصراخ في وجه النادلين أو إعاقة المرور، كي يمكنك الصراخ في وجه الشخص الجالس في كشك تحصيل الرسوم |
Şiir okuman bittiyse, çocuğa bağırmak istiyorum. | Open Subtitles | إن أنهيت من غناء القصيدة فأنا أرغب في الصراخ على الفتى |
Sana bağırmak tekrar işi berbat etmene engel olabilir. Berbat falan etmedim. | Open Subtitles | الصراخ في وجهك ربما يمنعك من الفشل في هذا مرة أخرى |
Bana bağırmak için sana para ödediğime memnunum ve aptal olduğumu söylediğin için, ama hiçbir işe yaramıyor. | Open Subtitles | وقد تمتعت حقا بدفع لك و الصراخ في وجهي وتقول لي احمق ، لكن هذا لا يجدي |
Galibiyet toparlanmayı, kongrede bağırmak yerine tekrardan konuşmayı sağlar. | Open Subtitles | النصر سوف يجعل الناس يركزون فى النصر الفوز سوف يجعل الكونجرس يتحدث ثانية بدلا من الصراخ |
Ve 20 saniyede bir birilerine... bağırmak zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | وأنـا سأحبُّ أن لا أضطر أن أصرخ على أحد كل 20 ثانية |
Bunca zamandır, size bağırmak zorunda kalmak bana gerçekten acı verdi. | Open Subtitles | طوال هذا الوقت، كان من الصعب جداً أن أصرخ فيكَ |
Halsizleştim. bağırmak istedim ama bağıramadım. | Open Subtitles | شعرت بأنني سأفقد الوعي أردت أن أصرخ لكن لم يمكنني ذلك |
İnsanlara bağırmak her zaman en iyi sonucu vermez, efendim. | Open Subtitles | الصياح بالناس لايؤدي دائما الي نتائج ايجابية ياسيدي |
Bu Şükran Günü'nde, bağırmak yok, histeri yok, özellikle de büyükbabanız burada değilken. | Open Subtitles | وعيد الشكر هذا، لا صراخ ولا هستيريا وخاصة في ظل غياب جدكما |
Kapatırsan bana bağırmak için daha çok vaktin olur ben de hemen kapı dışarı edilmem. | Open Subtitles | إذا لديك المزيد من الوقت للصراخ بوجهي بهذه الطريقه وأنا لن اطرد بهذه السرعة |
Hayır efendim, söylediğim gibi, radyo harap olmuştu. bağırmak sadece düşman ateşini üzerimize çekiyordu. | Open Subtitles | كلا سيدي وكما قلت بأن الراديو كان عطلان كان يصيح حتى يسترعي انتباه العدو |
Tanrım, bağırmak istiyorum. Felaket bağırmak istiyorum. | Open Subtitles | يالهـــي , أريد أن أصارخ أريد ان اصرخ بقووووة |
Bu arada bugün orada yaptıklarım, bağırmak falan, genellikle böyle şeyler yapmam. | Open Subtitles | بالمناسبة ، ما فعلته هناك اليوم بالصراخ ، عادة لا أفعل ذلك |
Neyin var senin? Nasıl bağırmak bu böyle? - Dennis hepsini duydu. | Open Subtitles | ما خطبك حتى تصرخي علي هكذا اصحاب المنزل سمعوكي بوضوح |
Zaman da 30 yıl öne geçtin ve tek yaptığın orada dikilip ay büyüklüğüne bakıp bağırmak. | Open Subtitles | تسافر ثلاثون عاما عبر الزمن وكل ماتفعله هو الوقوف هنا والصراخ حول القمر, بالله عليك؟ |
Kavga edebilirsin, ama bağırmak yok. Madam Delessalle çok hasta. | Open Subtitles | يمكنكم التشاجر , لكن لا تصرخوا السيدة "دلاسال" مريضة جداً |
Ve sonra biri gizli kelimeyi söylediğinde Belle'lerin sloganını bağırmak zorundayım. | Open Subtitles | واحد ليوم انابيث خادمة أصيح أن يجب ذلك وبعد الحسناوات شعارات ببعض السرية الكلمة ما شخص قال إذا |
bağırmak yok, kavga etmek yok, sikişmek yok. | Open Subtitles | ممنوع الصُراخ ممنوع العِراك، ممنوع اللواطَة |
İstediğini söyleyebilirsin ama bağırmak, ağlamak ve bir şeyler fırlatmak yok. | Open Subtitles | تستطيعين إخباري بما تشائين ولكن, لا تصرخين ولا تبكين ولا ترمين الأشياء |
Bana bağırmak için mi yoksa hokey maçı bileti vermek için mi buradasın? | Open Subtitles | هل أنتِ لتصرخي علي أم لتعطيني تذاكر لمباراة هوكي ؟ |