Ondan beri, birçok insanı hayal edilemeyecek bir şekilde birbirine bağladı, kayıp kardeşleri buluşturdu, hayatları kurtarıp, devrimler başlattı | TED | منذ ذلك الوقت فقد ساعدت في ربط الناس بشكل لا يصدق لم شمل الأشقاء حفظ الأرواح و إحياء الثورات |
Dördüncü sabah birkaç deniz kaplumbağası yakaladı, onları birbirine bağladı ve bir sal yaptı. | Open Subtitles | وفي اليوم الرابع ربط نفسه مع زوج من سلاحف البحر ربطهم سوية وجعلهم كطوافة |
Son on yılda Afrika'da, ulaşım eksenli, müşterek ekonomi insanları minivanlarla, çekçeklerle ve binek arabalarla birbirine bağladı. | TED | على مدى العقد الماضي، قام الاقتصاد المرتكز على المواصلات بربط الناس عبر أفريقيا وذلك من خلال السيارات الصغيرة وعربات الريكشا وسيارات السيدان. |
Edmund, bu geçtiğimiz senede, o sapık herif beni sonsuza kadar sana bağladı. | Open Subtitles | إدموند,العام الماضي ذلك المعتوه سيتسبب بربطي بشكل دائم بك |
Bize hamburger ve içecek almak için çıktığında beni bağladı. | Open Subtitles | و عندما هم بالذهاب ليحضر لنا بعض الشطائر و العصائر, قيدني |
Ama basın, bu işi Anthrax hastalığına ve 11 Eylül'e bağladı. | Open Subtitles | لكن الصحافة ربطت ذلك بالجمرة الخبيثة وأحداث 11 سبتمبر |
Ellerimi ve ayaklarımı yatağa bağladı. | Open Subtitles | قام بتقييد يديّ وقدميّ على السرير |
Selby, onu kızlar soyunma odasına götürdü, kendi iç çamaşırıyla gözlerini bağladı, ...onu çıplak olarak bağladı, resmini çekti ve bütün okula dağıttı. | Open Subtitles | قام (سيلبي) بسحبه بالقوّة إلى غرفة تبديل ملابس الفتيات وقام بعصب عينيه بملابسه الداخلية وقام بتقييده وهو عاري {\pos(195,225)} وإلتقط صورة له وبعدها نشرها بجميع أرجاء المدرسة {\pos(195,225)} |
- Bu bok parçası beni sandalyeye bağladı, Ve neredeyse öldürene kadar dövdü, | Open Subtitles | قيّدني هذا الوغد بكرسي وكاد يقتلني ضرباً وأنا حامل... |
Dördüncü sabah birkaç deniz kaplumbağası yakaladı onları birbirine bağladı ve bir sal yaptı. | Open Subtitles | في اليوم الرابع ربط اثنين من سلاحف البحر وجعلهم طوافة له |
Bluetooth üzerinden dosya paylaşım programı ile bizi birbirimize bağladı falan. | Open Subtitles | ولقد ربط بيننا معاً بملف مُشاركة عبر تقنية البلوتوث. |
Katil bunları, kurbanlarını uyuttuktan sonra bağladı. | Open Subtitles | حسناً، لقد ربط القاتل هذه العُقد بعدما خدّر الضحايا. |
Ellerimi arkadan bağladı ve alfabeyi geriye doğru ezbere okumamı istedi. | Open Subtitles | ربط يدي، وراء ظهري وجعلني أقرأ الحروف الأبجدية بشكل معكوس |
Normalde onu kontrol altında tutma tekniklerimiz var ama şu anda devlet ellerimizi bağladı. | Open Subtitles | عادة يكون لدينا بعض الطرق لابقائها تحت السيطرة ولكن الولاية ربط ايدينا هذه اللحظة ولم يعد هناك ما يمكن فعله |
Birileri bu iki ânı birbirine bağladı. Zamanda yolculuk eden biri. | Open Subtitles | أحدهم ربط بين تلك اللحظة ولحظتنا الراهنة، أحدهم يسير بين أثناء الزمن. |
Lanning evinin sistemini USR'a bağladı. Bu onun hayatını kolaylaştırdı. | Open Subtitles | قام "لانينج" بربط بيته مع المكتب لكي تكون الأمور أيسر له |
Beni atıma sis mi bağladı? | Open Subtitles | هل قام الضباب بربطي إلى جانب حصاني؟ |
Hayır, buraya geldi, silahı vardı ve beni bağladı. | Open Subtitles | كلا, لقد جاء الى هنا, قيدني. وكان معه سلاح. |
Seni bir şeye bağladı mı? | Open Subtitles | هل ربطكِ بأي شي؟ |
Şu bezi bulduk ve başlangıç adli tıp, onu size bağladı. | Open Subtitles | وجدنا قطعة القماش تلك وتقرير الطب الشرعي الأولي ربطها بك |
Onu bağladı, sonra birkaç parmağını kırdı şifreyi öğrendi, içindekini aldı ve ardında tanık bırakmamaya karar verdi. | Open Subtitles | انهم قاموا بربطه كسروا بضع اصابع حصلوا على الرقم السري واخذوا ما كان بالداخل |
Beni çocuk odasına doğru sürükledi. bağladı. Abel'ı alıp gitti. | Open Subtitles | أجبرني غلى غرفة الطفل وقيدني بأغراضه لم يقل كلمةَ واحدة |
Sizi mahkûmlardan uzaklaştırmak için büyücü beni büyüleyip ağaca bağladı. | Open Subtitles | الساحر حولني وربطني الي الشجرة .ليغريك بالابتعاد عن السجناء |
Aslında, o kadar asi bir çocuktu ki Odin onu toprağın derinliklerinde zincirlerle bağladı. | Open Subtitles | حقيقة لوكي كان كالطفل المنفلت مما جعل أودين في النهايه يقيده بالسلاسل في باطن الأرض |