"bakıyordu" - Traduction Turc en Arabe

    • تنظر
        
    • يحدق
        
    • تحدق
        
    • نظر
        
    • يبحث
        
    • كان ينظر
        
    • تعتني
        
    • تحدّق
        
    • يحدّق
        
    • يعتني
        
    • ينظرون
        
    • يُحدّقُ
        
    • يحدقون
        
    • يحرس
        
    • يُحدق
        
    Kadının biri, çizgi filmlerdeki domuz pirzolasını görmüş gibi bakıyordu kıza. Open Subtitles رأيت أمرأة تنظر إليها وكأنها تنظر إلى ضلع لحم خنزير كرتونى
    O elektrik yüklenmiş bir halde doğruca bize doğru geldi,... ...yanımıza oturdu, titriyordu,... ...Dereck'e doğru olan sırtıyla etrafa bakıyordu. TED لقد جاءت نحونا .. ومن ثم بدأت تنظر إلينا بصورة مباشرة وجلست بقربنا ترتعش وادارات ظهرها الى ديرك .. واخذت تتفحص
    Cansız bir kadın kollarında bir deri bir kemik kalmış çocuğuyla yerde yatıyordu. Ve sadece aciz bir şekilde annesinin yüzüne bakıyordu TED رأيت إمرأة لا حياة فيها، مستلقية على الأرض وطفل هزيل بين ذراعيها يحدق بعجز إلى وجه أمه
    Soğuktan zemine yapışmıştı gözkapağı açık şekilde donmuş, gözler sana bakıyordu. Open Subtitles ملتصقة بالأرض بسبب البرد، و جفون الأعين المتجمدة مفتوحة تحدق بنا.
    Orada yüz yüze duruyorduk, bana baktı ve üzgün olduğunu söyledi fakat bana aşırı kızgınlıkla bakıyordu. TED ووقفنا هناك في مواجهة بعضنا البعض، ونظر لي وقال: آسف، ولكنه نظر لي بغضبٍ جامح.
    Belki bu delikten bakıyordu. Open Subtitles ربما كان يبحث من خلال هذا الثقب. ولكن ما هو انه يبحث في؟
    10 dk. Önce Troy gömleğimin içine bakıyordu. Open Subtitles عشرة دقائق مضت، تروي كان ينظر أسفل قميصي من يهتم؟
    Hemşire kadının yanına gelen toplum sağlığı çalışanına bakıyordu çünkü bebek hayatta değil gibiydi. TED الممرضة كانت تنظر إلى موظفة الصحة المجتمعية التي أتت مع الامرأة لأن ذلك الطفل لم يبدو حياً.
    Gölün kenarına oturdu ve denizin diğer kıyısında duran sütunlara bakıyordu. Open Subtitles جلست بجانب البحيرة , تنظر عبر المياه على الأعمدة فى الشاطىء الآخر
    İnsanlar bana bakıyordu, çok şaşırmışlardı. Open Subtitles ، الناس كانت تنظر إلىّ . وأنا مندهش أننى لم أسقط
    Bir gün, ördekleri besliyor başka bir gün, çiftlik evinin içinde pencereden bakıyordu. Open Subtitles فى يوم ما نجدها تريد إطعام البط وفي اليوم التالي تكون داخل المزرعة تنظر من النافذة
    Çünkü orada ucuz bir takım elbise, ince bıyıkları ile bana bakıyordu. TED لأنه كان واقفا في بدلة رخيصة ، وشارب رفيع ، يحدق في وجهي.
    Geçen gece uyuyordum. Uyandım, bana bakıyordu. Open Subtitles كنت نائمه تلك الليله وعندما استيقظت وجدته يحدق بى
    Mendili indirdiğimde Bayan Rucastle, bana somurtkan ve kızgın bir şekilde bakıyordu. Open Subtitles ثم انزلت المنديل ,ولمحت السيدة روكاسيل, تحدق وتثبت عينيها علىً بنظرة فاحصة بدقة.
    James daha önce görmediğim bir şekilde çılgınca bakıyordu. Open Subtitles نظر إليّ نظرة لم أرها على وجه رجل من قبل
    Kemik için heyecanlanmış köpek gibi suya bakıyordu. Open Subtitles لقد كان يبحث في المياه مثل كلب مجنون يسعى وراء عظمة يا رجل
    Tanrım, Bill, onun tam gözünün önüdeydi, ona bakıyordu... grupta ki Richie'yi farkedicekti. Open Subtitles تلعب بشخصية بوني وتعرض نفسها عليه ليلة بعد أخرى بحق المسيح بيل كان ينظر من خلالها
    Ama işin aslı o bana bakıyordu, ta ki o yaz gününe dek. Open Subtitles ولكن في الحقيقة هي التي كانت تعتني بي ، حتى ذلك الصيف عندما
    Uçan bir kurutma makinesi vardı ve direk bana bakıyordu! Open Subtitles لقد كان هناك مجموعة مجففات شعر طائرة وكانت تحدّق بي
    Attan insanlara dik dik bakıyordu, yüzündeki gerçekten heyecanlı ifadeyle. Open Subtitles لقد كان فقط يحدّق إلى أناس من اللعبة، مع تلك النظرة الشديدة على وجهه.
    Baban evde sana bakıyordu. Bazen cumartesi günleri canın yanmış olurdu. Open Subtitles ووالدك يعتني بك وأحياناَ يوم السبت تصاب بأذى
    Doğu'daki halk, diyebilirim ki Batı'ya iç çekerek bakıyordu. Open Subtitles بدأ الناس في الشرق ينظرون نحو الغرب بلهفة إذا صح القول
    Ama o gece akşam yemeğinde babam bana bakıyordu. Open Subtitles لكن ذلك الليلِ في العشاءِ أحسستُ أبي يَحْديق عليّ، يُحدّقُ كثيرا لي.
    East Meadow'a göre biraz süslü duruyorlardı. İnsanlar sana bakıyordu. Open Subtitles لقد كانوا غاليين قليلاً على إيست مالدو الناس كانوا يحدقون
    Yüzbaşım, işemeye gitmiştim. Leckie yerime bakıyordu. Open Subtitles أيها الملازم، لقد ذهبت إلى المرحاض، ليكي كان يحرس عني
    Eski eşya dükkânlarının vitrinlerine bakıyordu. Open Subtitles كان يُحدق داخل نوافذ . متاجر الخردة تلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus