| Kimse bu tarafa bakmayacak! | Open Subtitles | انا لا اريد ان ارى احدا ينظر تلك الناحية |
| Hiçbir Müslüman onunla konuşmayacak, gözlerine bakmayacak ya da tanımayacak. | Open Subtitles | على كل مسلمٍ ألا يتحدث إليه, أو ينظر في عينه أو يحييه. |
| Arabaya atlayıp normalde yüzümüze bakmayacak fıstıklarla tanışabiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نأخذ هذه السيارة ونقابل البنات الذي لا ينظر إلينا عادة. |
| bakmayacak mısın? | Open Subtitles | ألن تردي على هذا ؟ |
| Bir şeyden eminim, kimse yüzüne bakmayacak. | Open Subtitles | شيئا واحد بالتأكيد, لا أحد سينظر إلى وجهك. |
| Merak etme, fotoğrafta ben varım. Kimse size bakmayacak. | Open Subtitles | لا تقلقوا مادمت بالصورة لن ينظر أليكم أحد يا رفاق |
| Şişman bir tamircinin bodrumunda duracak o da senin yüzüne bakmayacak. | Open Subtitles | سيكون معلقاً في سرداب ميكانيكي سمين ولن ينظر إلى وجهكِ |
| - Şimdi de ben bakmak istiyorum. - Kimse bakmayacak! | Open Subtitles | الآن انا أُريدُ أنْ أنظر - لنْ ينظر احد - |
| Bu andan itibaren kimse burnuma bakmayacak, hakkında konuşmayacak. | Open Subtitles | لن ينظر أي أحد أو يذكر أنفي من الآن فصاعداً |
| Ama şişko baldırlarından ötürü kimse ona bakmayacak. | Open Subtitles | لكن لا احد يقدر ان ينظر الي ابعد من فخذيها الثمينين |
| Prosedür tamamlandığında, kimse onlara ucubeymiş, canavarmış gibi dik dik bakmayacak. | Open Subtitles | بمجرد الإنتهاء من العلاج لن ينظر أحداً إليهم على أنهم مسوخ كأنهم وحوش |
| Sızlanmayı bırak. Zaten kimse sana bakmayacak. | Open Subtitles | توقف عن الأنين لن ينظر إليك أحد على أية حال |
| Birincisi, bacakları çok güzel bu yüzden kimse seninkilere bakmayacak ve ikincisi saçı kocaman ve savurup sahnedeki herkesi geride bırakmaya bayılıyor. | Open Subtitles | لن ينظر إليك أحد ثانياً لديها ذلك الشعر الضخم التي تحب تحريكه كثيراً و يطغى على الجميع |
| Kimse bize yakından bakmayacak... veya götürdüğümüz şeye... | Open Subtitles | لن ينظر الينا احداً عن قرب أو أي شيء قد نقوم بنقله |
| Sana asla öyle bakmayacak. | Open Subtitles | لن ينظر إليكِ أبداً بتلك الطريقة |
| Charlie, siyahi olduğun için sana bakmayacak. | Open Subtitles | شارلي هو لن ينظر إليك لأنك أسود |
| Birkaç gün de yüzüne bakmayacak. | Open Subtitles | وسيصرخ عليكِ ولن ينظر إليك لأيام. |
| Gömleğine bakmayacak, Ray. | Open Subtitles | هو.. هو لن ينظر إلى قميصك يا راى |
| bakmayacak mısın? | Open Subtitles | ألن تردي على الاتصال؟ |
| Hal olaya böyle bakmayacak. | Open Subtitles | الأمر غريب. لا أظن بأن هال سينظر الى الأمر بهذه الطريقة |
| Izzie sana, Olivia ile yatmadan önce baktığı gözle bakmayacak. | Open Subtitles | (إيزي) قد تضاجعك ولكنها لن تنظر إليك كما كانت تنظر إليك قبل أن تضاجع (أوليفيا) |