Güneşe çok yakın uçmaksa, ısının balmumunu eritmesine ve kanatların parçalanmasına yol açar. | TED | والتحليق قريبًا جدًا من الشمس، سيذيب الشمع وستنفسخ الأجنحة. |
Güneş ışığı kanatlarındaki balmumunu eritince, İcarus gökyüzünden aşağı düştü. | TED | وعندما أذابت حرارة الشمس الشمع من على الأجنحة، سقط إيكاروس من السماء. |
İşte Poirot bu balmumunu, Leydi Boynton'ın giysilerinde yerdeki tahtalarda ve sandalyesinin altında duran testinin üzerinde buldu. | Open Subtitles | وكان هذا الشمع الذي اكتشفه بوارو في فستان السيدة بوينتون وعلى ألواح الأرضية قطعة صغيرة من الفخار تحت مقعدها |
Bütün bu balmumunu bu mumla içmeye kaç verirsiniz? | Open Subtitles | كم ستعطوني لشرب كل هذا الشمع في هذه الشمعة؟ |
Mumdaki balmumunu anahtarın kalıbını çıkarmak için kullanırsın. | Open Subtitles | يستخدم الشمع لصياغة مفتاح للخروج من الغرفة. |
Öyleyse kulaklarındaki balmumunu çıkar! | Open Subtitles | إذاً أزل الشمع الذي يسدّ أذنيك |
Bir saniye daha devam etsen erimiş balmumunu kulaklarına dökecekti. | Open Subtitles | كان سيقوم بسكب الشمع الذائب في اذنيه |
Yine bekleriz. Ah bekleyin, bekleyin, balmumunu unutmayın. | Open Subtitles | أنتظر, لاتنسى الشمع, شكراً |
balmumunu mum boyaları eriterek elde ettim ve Dayanara da Aziz Anthony'nin resmini çizdi. | Open Subtitles | حسناً, حصلت على الشمع من ذوبان الطباشير (و (دايانرا) رسمت صورة القديس (أنتوني |