Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım. | TED | اختنقت تحت ضغط هذه العيون التقييمية عليّ. |
Bu, başkalarının beklentilerinin baskısı altında kalmayacak kadar cesur olmakla ilgili. | TED | ويتعلق بكونك شجاعًا بما فيه الكفاية لعدم الوقوع تحت ضغط توقعات الآخرين. |
Şimdi daha iyi anlıyorum, şirketler çok kısa vadeli kazanç baskısı altında. | TED | لذا أفهم الآن بأن الشركات ترزح تحت ضغط مكتسبات قصيرة الأمد |
Hep merak ederim, barışın baskısı altında insanlar nasıl dürüst kalabilir? | Open Subtitles | أنا أتعجب إلى متى يستطيع الرجل أن يظل شريفا تحت ضغط السلام |
İddia makamı araştırmanızın baskısı altında ezildiğinizi ileri sürüyor. | Open Subtitles | الآن, الادعاء يزعم بانك إنهارتى تحت ضغط الابحاث |
Beyaz Saraydan davayı kapatın baskısı altında. | Open Subtitles | إنه تحت ضغط كبير من قبل البيت الأبيض لغلق هذه القضية |
Adalet toplumsal baskı ve basın baskısı altında görevini yapamaz. | Open Subtitles | ولا يمكن تقديم العدالة تحت ضغط الصحافة والجمهور. |
Pratik soruları zaman baskısı altında tamamlama ya da bir koltuk yerine bir sıraya oturma, bu koşullar altında stres yanıtınızı test sırasında daha az duyarlı hâle getirebilir. | TED | استكمال أسئلة تدريبية تحت ضغط الوقت، أو الجلوس في المكتب بدلا من الأريكة، يمكن أن تجعل ردك الناتج عن القلق لهذه الظروف أقل حساسية أثناء الاختبار نفسه. |