O yaşlı adam Batı Yakası'nın en büyük mafya babası. | Open Subtitles | ذلك العجوز كان من أكبر أسياد الجريمة في الساحل الغربي |
Onlara Sparazza'yı vereceğim, Batı Yakası birliğine hediye paketi olarak. | Open Subtitles | ساعطيهم سابرازا و الساحل الغربي باكمله علي طبق من ذهب |
Biyoloji ve fizik alanında Batı Yakası'nın en iyi okuludur. | Open Subtitles | إنها أفضل جامعة في الساحل الغربي في الأحياء العلوم والفيزيائية. |
Batı Yakası'nı şöyle bir elesem, eminim ki senin tarafından kullanılmış ve suistimal edilmiş kadın sayısı birkaç taneden fazla çıkar. | Open Subtitles | متأكدة إذا قمت بالبحث في الجانب الغربي سأجد الكثير من الفتيات اللاتي يشعرن بأنهم تم إستغلالهن و إساءة معاملتهن من قبلك |
Hayır, Hayır, Hayır. Batı Yakası yolundan gidiyorlar. | Open Subtitles | لا, لا, إنهم يسلكون طريق الجانب الغربي السريع |
McKinley Lisesinin Batı Yakası Hikâyesi için olan bütçe var ellerimde. | Open Subtitles | لدي في يدي ميزانية عرض ويست سايد ستوري في ثانوية ميكنلي |
Batı Yakası'nda yapılacak olan bütün sivil, elden-alışverişler durdurulmuştur. | Open Subtitles | كل عمليات الشراء و الضبط بالتلبّس تحت التخفي قد تم إيقافها في المنطقة الغربية |
Batı Yakası'nı boşaltmalısın. Bu, okyanusa varana kadar şehri yakarak ilerleyecek. | Open Subtitles | يجب إخلاء الجانب الغربى.هذه الحمم سوف تحرق المدينة حتى تصل للمحيط |
Çocuklarına daha yakın olmak için Batı Yakası'na taşınmaya karar vermişti ve uzun mesafeli bir ilişki de istemiyordu. | TED | قررت الانتقال إلى الساحل الغربي لتكون قريبة من أولادها، ولم ترغب في علاقة عن بعد. |
Teğmen Kali, beş yıl önce tanıştığım Batı Yakası'ndan bir sokak ressamı. | Open Subtitles | لاتيني كيلي هو رسام من الساحل الغربي , قتل في الشوارع قبل خمسة سنين |
Doğu Yakası'nda "şeytanın bacağını kır" Batı Yakası'nda "dişini kır" demek. | Open Subtitles | "في الساحل الشرقي "الساق المكسورة "وفي الساحل الغربي " فقدانك لسن |
Beraberken Batı Yakası'nda yapabileceğim bir iş teklifi aldığımı öğreneceğini biliyordum. | Open Subtitles | كنت اعرف انك ستجدين هذا العرض عندما كنا معا لي لكي اعمل على الساحل الغربي |
Batı Yakası avukatlarım bunu ofislerinizden Midwest'de denemenin birer hata olduğunu savunuyorlar. | Open Subtitles | محامون الساحل الغربي يقترحون أنّها كانت غلطةً لنحاول هذا في الغرب الأوسط من مكتبك |
Test ettikleri roketin Amerika'nın Batı Yakası'na kadar erişebilecek büyüklükte olduğuna inanılıyor. | Open Subtitles | إنّ الصاروخ الذي هم يختبرون يعتقد بأنه كان كبير بما فيه الكفاية لوصول الساحل الغربي الولايات المتّحدة. |
Batı Yakası boyunca yol alıyoruz ve tek bulduğumuz ip ucu Avatar'ı altı ay önce gördüğünü söyleyen bir adamdı. | Open Subtitles | حسنا لقد قمنا بالسفر بجانب الساحل الغربي والدليل الواحد الذي نملكه هو رجل واحد قال انه راى الافاتار قبل 6 اشهر |
John ve Tommy, yeniden Batı Yakası Çetesi'nin başına geçti. | Open Subtitles | عاد جون وتومي إلى الشوارع، يُديروا أولاد الجانب الغربي |
Mükemmel. Yukarı Batı Yakası, ferah iki yatak odası iki banyo, şömine... | Open Subtitles | على صعيد الجانب الغربي غرفتيّ نوم واسعتين |
Daha davayı yeni tahkikat jürisine gönderdik ve şimdide bu Batı Yakası davasına bakıyoruz. | Open Subtitles | ونرسل القضية لهيئة المحلفين الكبرى وبعدها نبدأ بالعمل على قضية الجانب الغربي |
Bugün, patronları meşgul eden Batı Yakası. | Open Subtitles | اليوم ، الجانب الغربي هو ما ُيحرّك القادة |
Maria'lardan en aşikârına benimle bir bölüm okumasını rica ettim ama Batı Yakası Hikâyesi'nden değil ama esas olarak aldığı hikâye, William Shakspeare'in Romeo ve Juliet'inden. | Open Subtitles | لقد طلبت من المرشحة الأكثر حظا بدور ماريا أن تقوم بدور قصير معي وليس من ويست سايد ستوري |
- Batı Yakası'nda bir oyunum var. | Open Subtitles | لديّ مسرحيّة في المنطقة الغربية |
İkisi de Batı Yakası Çetesi'nin kurucu üyesiydi. | Open Subtitles | هم كانوا إثنان من أعضاء جماعة أولاد الجانب الغربى |