Bir ev dolusu insanı görmeyi beklemiyordu. Ona biraz müsaade et. | Open Subtitles | لم يكن يتوقع أن يكون منزله مليئًأ بالناس إمنحيه بعض الوقت |
Bir ev dolusu insan beklemiyordu ki. O biraz zaman tanı. | Open Subtitles | لم يكن يتوقع أن يكون منزله مليئًأ بالناس إمنحيه بعض الوقت |
Kimse bu cismin böyle görüneceğini beklemiyordu. | TED | لم يكن أحدٌ يتوقع أن يكون الجرم بهذا الشكل؛ |
Kimse ilk yıl, hele ki ilk yarışta başarılı olmamızı beklemiyordu. | Open Subtitles | لا أحد توقع أن نحقق أي شيئ في عامنا الأول خاصة في السباق الأول حقيقة، كنت تعتقد أن لا أحد يمكنه أن يفوز على هذه الدراجة |
- Gelmeni beklemiyordu da. - Eski dostları görmek hep mutluluk verir. | Open Subtitles | ـ لم يتوقّع أن تأتي ـ تسرني دوماً رؤية أصدقاء قدامى |
Herhalde bunu duymayı beklemiyordu. Ben de biraz şaşırdım. | Open Subtitles | لم يتوقع ان يسمع ذلك وأنها جديده علي أيضا |
Her şeyin kolay olacağını kimse beklemiyordu, Christopher! | Open Subtitles | لم يتوقع أحد قط أن يكون هذا . سهلاً يا كريستوفر |
Hiç kimse Westerby'nin bu kadar dişli çıkacağını beklemiyordu. | Open Subtitles | لم يتوقع أحد أن يحدث فريق وستربي لنا كل هذه المشاكل |
Hiç kimse, böyle hain kozmik bir civarda daireler içinde gezegen bulmayı beklemiyordu. | Open Subtitles | لم يكن أحد يتوقع أن يجد أي كواكب تدور في مثل هذا الجوار الكوني الغادر |
Ama benimle o kadar amansız bir mücadeleye girmesi gerekeceğini beklemiyordu. | Open Subtitles | لكنه عندما اكتشف أن عليه أن يتنافس معي بشراسة لم يكن يتوقع هذا.أتدري؟ إذن هذا أمر مهم جدا |
Herhalde o anda hiçbir şey beklemiyordu ve sol omzunun üstüne çok sert düşüp köprücük kemiğini kırdı. | Open Subtitles | أظن بأنه لم يتوقع أي شيئ في هذه اللحظة فقد أحس بضغط رهيب على كتفه و قد كسر تروقته |
Tamam, eğer katil eczanenin kapalı olduğunu ve kameraların çalışmadığını biliyorduysa buraya kimsenin gelmesini beklemiyordu. | Open Subtitles | حسنا,ان كان القاتل يعرف ان الصيدلية مغلقة و الكاميرات لم تكن تعمل لم يكن يتوقع وجود احد هنا |
Onu gerçekten aramamızı beklemiyordu, ...bu yüzden işleri örtbas etmek için bir denetçi uydurdu. | Open Subtitles | ، لم يتوقع أن نتصل بِه . لذا اخترع شخصية المسؤول كي يخفي آثاره |
Devriyeden biraz erken gelmiştik... taburun din subayı bizi beklemiyordu. | Open Subtitles | عدنا باكراً بعض الشيء من دوريّتنا وكاهن الكتيبة الخاص بنا لم يتوقع قدومنا |
Açıkcası yönetici kendi oğlunun da orada olacağını beklemiyordu. | Open Subtitles | ومن الواضح أن المدير لم يتوقع أن ابنه سيكون هناك |
Neredeyse Adonis Creed'in ailesi ve arkadaşları dışındaki hiç kimse "Pretty" Ricky Conlan'a karşı 12. raundu göreceğini hatta son 3 dakikaya kadar karşılıklı yumruklaşacağını beklemiyordu. | Open Subtitles | أفترض ان لا احد من عائلة أدونيس او اصدقائه كان يتوقع أن يراه في الجولة أل12 يتبادلا الضربات كما فعلا في أخر 3 دقائق |
Başka birinin de gelebildiğine sevindim. Kimse bunu beklemiyordu, değil mi? | Open Subtitles | تسعدني رؤية شخص آخر نجح بالوصول، لم يتوقع أحد ما حدث، أليس كذلك؟ |
Bu kadar çok savaş yaramız olmasını ya da ilaçların bu kadar çabuk tükenmesini beklemiyordu. | Open Subtitles | لم يتوقع أبدًا أنه سيكون لدينا هذا الكم من جرحى الحرب أو أننا سنفرغ من الأدوية بتلك السرعة |
Sınırı aşarsam beni durdurun, fakat hiç kimse sizin masanızda olmanızı beklemiyordu. | Open Subtitles | لكن لا أحد توقع أن تكون على مكتبك اليوم |
Bence kimse böyle bir şey beklemiyordu. | Open Subtitles | لا أعتقد أن أحداً توقع حدوث هذا |
Bethany, o ifadenin böyle bir noktaya gelmesini kimse beklemiyordu. | Open Subtitles | "شهدتم عرضًا دراميًّا للتوّ في المحكمة" "لم يتوقّع أحد المسار الذي تحوّلت إليه عمليّة الشهادة" |
Hepimiz bekliyorduk bunu ama hiç kimse bu denli beklemiyordu. | Open Subtitles | "الجميع كان يتوقّعها" "لكن لا أحد توقّع أن يأتي ذلك فجأة" |