Şu anda dışarıda. Benim yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | لقد خرج منذ دقيقة هل يوجد شئ أستطيع فعله ؟ |
Kitty'e şirket işinin... Benim yapabileceğim tek iş olduğunu söyledin mi hiç? | Open Subtitles | هل أخبرتِ كيتي بأن مجال الأعمال هو كل ما أستطيع فعله ؟ |
Benim yapabileceğim şey, annen, baban ve senin aranda biraz daha iyi bir iletişim kurabilmenizi sağlamak... | Open Subtitles | الذي أستطيع فعله هو أن أصنع الاتصال بينك و بين أمك وأبيك أفضل قليلاً |
Bunu düşünmenin bile zor olduğunu biliyorum, ama eğer Benim yapabileceğim bir şey varsa, bana söyle, tamam mı? | Open Subtitles | أعلم أن الامر صعب بمجرد التفكير به ولكن إذا كان هناك شيء يمكنني القيام به أخبرني ، حسنا؟ |
Benim yapabileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكنني القيام به. |
Ama Benim yapabileceğim bir şeyler var. | Open Subtitles | هذا شيئاً يجب علي القيام به بنفسي |
Benim yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيء أستطيع فعله أبداً. |
Benim yapabileceğim pek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير ما أستطيع فعله |
Eğer kendini toparlayıp ayağa kalksa, çizmeleri çalınmış da olsa atın üstüne çıksa başarılı olabilir, Benim yapabileceğim bir şey yok.'' | TED | بحيث أنه لو استجمع قواه ونهض، بالرغم من أن حذاءه كان مسروقاً، وحاول من جديد، لربما استطاع أن ينجح، وليس هناك شيء أستطيع فعله لمساعدته" |
Benim yapabileceğim, bir şey varsa... | Open Subtitles | لو هناك شيء أستطيع فعله |
Şimdi, Benim yapabileceğim bir şeyler var mı? | Open Subtitles | هل هناك ما أستطيع فعله أنا ؟ |
Evet, Benim yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد شيء أستطيع فعله |
Benim yapabileceğim tek şey bu, bay Carson, üzgünüm. | Open Subtitles | ذلك كل ما أستطيع فعله الآن, السيد(كارسون) أنا آسفة |
Bu, Benim yapabileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس شيء يمكنني القيام به |
Ama Benim yapabileceğim bir şeyler var. | Open Subtitles | هذا شيئاً يجب علي القيام به بنفسي |